Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/7037 E. 2018/11993 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7037
KARAR NO : 2018/11993
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dosyalar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili şirketin …’nın muhtelif semtlerinde bulunan işyerlerindeki elektrik sayaçlarından kaçak elektrik tüketildiği iddiasıyla 185.508,96 TL tutarında kaçak elektrik kullanım cezası tahakkuk ettirildiğini, bu bedel ödenmediği takdirde elektriğin kesileceği yönünde yapılan ihtardan dolayı davalı tarafla 21.01.2004 tarihli protokol imzalayarak ihtirazi kayıtla bu cezayı taksitler halinde ödemeyi kabul ettiğini, davacı şirketin kaçak elektrik kullanımının söz konusu olmadığını belirterek, 185.960,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazladan ödenen 10.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 259.508,63 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/462 Esas sayılı davada davacı; esas davada da ileri sürülen hususlara dayanarak, protokol kapsamında ödenen 73.048,55 TL’nin 57.000,00 TL’sinin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiştir.
Birleşen … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/213 esas sayılı davada davacı; esas davada dava konusu edilen gerekçelerle, davalı tarafından tahakkuk ettirilen 259.508,63 TL borcu olmadığının tespiti ile fazla ödenen 10.491,37 TL’nin reeskont faiziyle birlikte istirdatını talep etmiş, 15.12.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 185.508,96 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davacı işyerinde yapılan incelemede kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davalarda davalı; davaların reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, 19.Hukuk Dairesinin 23.02.2010 tarihli ve 2009/7209 Esas, 2010/1822 Karar sayılı ilamı ile; “..Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna karşı davacı 12.01.2009 havale tarihli dilekçesi ile davalarına konu etmediği tespit tutanaklarının da incelemeye alındığını, abone olmadığı döneme ilişkin olarak sorumluluğuna gidildiğini, daha önce alınan bilirkişi raporlarına neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, tüketim miktarının ve kaçak tüketim bedelinin hesaplanmasında hata yapıldığını belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davalının itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususları karşılayacak şekilde bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18.09.2014 tarihli ve 2014/4619 Esas, 2014/12071 Karar sayılı ilamı ile; “…Somut olayda, bozma sonrası alınan 23.06.2011 tarihli ilk bilirkişi kurulu raporunda ve ek raporda, davacının talebinin haklı olmadığı davalı tarafça kendisinden talep edilenden daha fazla borcu olduğu açıklanmıştır. Bu raporun yeterli görülmemesi üzerine mahkemece bilgisine başvurulan ikinci bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 5.11.2012 tarihli raporda ise, dava konusu kaçak elektrik tutanaklarına ilişkin ayrı ayrı ve denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılmamış, önceki raporların hesaplama yöntemlerinin doğru olduğu vurgulanmakla yetinilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından her bir kaçak elektrik tutanağı için ayrı ayrı denetime elverişli şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, öncelikle dosyanın 5.11.2012 tarihli hükme esas alınan son raporu düzenleyen bilirkişi heyetine verilmesi, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı … kararı hükümlerine göre her bir kaçak elektrik tutanağı için ayrı ayrı hesaplanması ve davacının rapora itirazlarının da karşılayacak şekilde denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, önceki bilirkişi raporunun hesabının doğru olduğunu vurgulamakla yetinen denetime elverişsiz yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafın kaçak elektrik kullandığı sabit olduğu belirtilerek bilirkişi raporu doğrultusunda asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık davalı kurumca yapılan kaçak tahakkuku nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir .
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Dosya içerisinde bulunan Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün elektrik sayacı mühürlerinin kontrolüne ilişkin tanzim kılınan raporlarda; mühür tabletlerinin orjinal olmadığı, sayaçlardaki mühür izleri ile Darphanede üretilen ölçü mühür izleri olmadığının tespit edildiği görülmüştür. Söz konusu raporlar niza konusu sayaçlara ilişkin maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacının kaçak elektrik kullandığı kesin bir biçimde saptanmış, sözkonusu raporun aksi ispat edilememiştir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde, Gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaca veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale edilerek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, elektrik enerjisinin eksik veya hatalı ölçülerek veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 21.03.2003 gün 122 sayılı kararı alınmıştır. 122 sayılı Kurul Kararının 1-b-1 maddesinde; “Bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesi yapmış olan müşteriler için kaçak elektrik enerjisi kullanma süresi; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süredir. Ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde bu süre iki kat olarak alınır. Bu sürenin dışında müşterinin kaçak elektrik enerjisi kullandığının doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek olarak kullanımın başlangıç tarihi itibariyle geriye dönük normal tüketim hesabı yapılır. Bu dönemdeki faturalar tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınarak gecikme zammı alınmaksızın düzenlenir. Bağlantı anlaşmasının ve perakende satış sözleşmesinin birinin veya her ikisinin de imzalanmamış olması halinde kaçak elektrik enerjisi kullanma süresi; doğru bulgu ve belgelere dayandırılması kaydıyla elektrik enerjisi kullanılmaya başlandığı tarih ile kaçak tespitinin yapıldığı tarih arasındaki süredir. Doğru bulgu ve belgelerin bulunmaması halinde bu süre 90 gün alınır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
122 sayılı Kurul Kararının “Tüketim miktarı hesaplama” başlıklı 1/c maddesinde ise;
“Kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilenin kullanım yerinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı;
1) Tüm müşteriler için öncelikle ihtilafsız dönemlerdeki tüketimi doğru olarak kaydetmiş olan sayaç değerine göre, (Kaçak kullanım tespitinin yapıldığı tarihten geriye dönük olarak yapılan incelemeler sonucunda, tüketim değerlerinin düşmeye başladığı tarih tespit edilebiliyorsa, bu tarihten önceki dönem ihtilafsız dönem olarak kabul edilir.)
2) Doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa;
a) Meskenler ve müstakil trafolular hariç olmak üzere diğer abone gruplarında, kurulu gücün kullanma faktörü 0.60 olarak ve ortalama aylık çalışma saatlerine göre,
b)Müstakil trafolularda (müşteri veya müşteri olmayan) ölçü noktasına bakılmaksızın, besleme transformatör veya transformatörlerinin toplam kurulu gücünün kullanma faktörü 0.60 olarak kabul edilir ve ortalama aylık çalışma saatine göre,
c)Meskenlerde, bağlantı gücü ve ortalama aylık çalışma saatine göre (buradaki bağlantı gücü, proje varsa projesinde belirtilen gücün 0,60’ı, projesi yok ise, 3 (üç) kW’ın altında olmamak üzere), yöresel özellikler ve benzer yapılar göz önüne alınarak, hesaplanır.
Bu tür hesaplamaların yapılamaması durumunda, tüketilen elektrik enerjisi miktarı aynı yörede bulunan benzer kullanım yerlerinin ortalama tüketimlerine göre hesaplanarak tespit edilir.
Mühür altındaki sayaçlardan geçirilmeksizin ayrı bir hat çekilerek birtakım cihazlar kaçak olarak beslenmiş ise, tüketilen elektrik enerjisi sadece bu hat üzerindeki cihazların kurulu gücü dikkate alınarak tüketim hesaplanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkeme hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının kaçak elektrik kullandığı belirtilerek, dava konusu her bir sayaç için kaçak tahakkukunun yanı sıra kaçak ek tahakkuku hesaplanmış ise de, 122 sayılı Kurul Kararına ve sayaç muayenelerine ilişkin raporlara hiç değinilmemiş, hesaplamada 122 sayılı Kurul Kararının 1/c maddesine aykırı olarak sayaç değişimi sonrası kısa süreli (4 gün, 11 gün vs. gibi) tüketimlerin ortalamaları esas alınmış, kaçak ek tahakkuk hesaplamalarında ise (122 sayılı Kurul Kararının 1-b-1 maddesinde belirtilen) doğru bulgu ve belgenin ne olduğu, kaçak ek tahakkuku başlangıç tarihinin nasıl belirlendiği belirtilmeden rapor hazırlandığı anlaşılmaktadır. Rapor bu haliyle hükme elverişli olmadığı gibi, bozma ilamına da uygun düzenlenmemiştir.
O halde, mahkemece; dosyanın yeniden önceki bilirkişiler dışında uzman bilirkişi heyetine tevdi ile kaçak tüketim bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 122 sayılı … kararının “Süre ve Tüketim Miktarı Hesaplama” başlıklı bölümünde açıklanan yöntemle hesaplanmasını içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.