Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6804 E. 2019/419 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6804
KARAR NO : 2019/419
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalılar vekili tarafından duruşma istemli, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/01/2019 tarihinde davacı asil … ve vekili Av. … ile davalı asiller … ve … ile vekilleri Av…. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan … ile müşterek malik oldukları taşınmazdaki 37 adet muhtelif büyüklükteki apartların yapım işi tamamlandıktan sonra, kiraya verme ve gelirlerini toplaması hususunda kardeşi olan diğer davalı … ile şifahen anlaştıklarını, ancak elde edilen kira gelirinden payına düşenin ödenmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu 2011/86 Esas sayılı davanın kabul edildiğini ileri sürerek; 22/02/2010 tarihi ile karar tarihi arasındaki sürede elde edilen kira gelirinden payına düşenin tespiti ile şimdilik 20.000 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; dava konusu daireleri kiraya verenin davalı … olması nedeniyle davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise davacının dairelerden elde edilen gelirin paylaşımı hususunda anlaşmaya yanaşmadığını, dairelerin memur ve öğrencilere kiraya verilmesi nedeniyle zaman zaman boş kaldığını, davacının daireler ile ilgili olarak yapılan giderlerden payına düşen tutarı ödemediğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; uyuşmazlığın kira alacağından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine dair verilen hüküm, davalıların temyizi üzerine Dairemizin 21/05/2015 tarihli ve 2015/6044 E.-2015/9161 K. sayılı ilamıyla; davanın, davacı ve davalılardan …’ın paylı mülkiyet hükümlerine göre malik oldukları taşınmazların, davalılar tarafından kiralanması nedeniyle davacı aleyhine oluşan sebepsiz zenginleşme alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Davacı, 10/06/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 369.236,87 TL’ye artırmıştır.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davacı ve davalı …’a ait taşınmaz üzerinde inşa edilen binada bulunan 34 adet apart dairenin davalılar tarafından yıllık olarak kiraya verilmek suretiyle gelir elde edildiği, davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen giderlerin zorunlu masraf teşkil ettiği, bilirkişi raporunda bu hususun göz önünde bulundurulduğu, davalı …’ın davacı ile diğer davalı … arasında yapılan 13/07/2010 tarihli protokolde taraf olarak yer almadığı, ancak sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 288.987,58 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı tarafça, dava dilekçesinde talep edilen alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep edilmiştir. Ne var ki, mahkemece davacı tarafın faiz talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi, HMK’nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne aykırıdır.
3- Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında, davacı 10/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini arttırarak 369.236,87 TL’nin davalılardan tahsilini istemiş ve mahkemece ıslah edilen talep esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bir davanın yargılaması sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca bozulmasından sonra tarafların ıslah isteminde bulunmalarına imkan olmadığı 04/02/1948 tarihli ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile kabul edilmiştir. Nitekim, 06/05/2016 tarihli ve 2015/1 Esas 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de “bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04/02/1948 tarihli ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece; davacının ıslahtan önceki talepleri dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı; mahkemece, davanın açıldığı tarinteki duruma göre karara bağlanması, dolayısıyla davanın açıldığı 09/07/2013 tarihi itibariyle var olan davacı alacağının hüküm altına alınması ile yetinilmesi gerekirken, dava tarihi ile ve 07/03/2016 tarihi arasında doğan haklar yönünden de hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, davalı tarafça dava konusu apart dairelerin memur ve öğrencilere kiraya verilmesi nedeniyle zaman zaman boş kaldığı savunulmuştur. Nitekim, aynı savunma taraflar arasında 01/08/2010 ila 22/02/2011 tarihleri arasındaki dönem nedeniyle … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2011/86 Esas sayılı davada da ileri sürülmüş ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda vergi dairesince düzenlenen yoklama tutanakları ve elektrik şirketinin gönderdiği tüketim endekslerine göre dairelerin kiraya verildiği tarihler belirlenmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, iş bu davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davalı tarafça ileri sürülen savunma ile sunulan deliller irdelenmemiş, sadece dairelerin yılın tamamında kiraya verilmesi veya yılın belli dönemlerinde boş kalması hallerinde elde edilebilecek kira gelirlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi ile yetinilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan, kiraya verilen apart dairelerin yılın belli dönemlerinde boş kaldığı yönündeki savunma ve bu yönde ileri sürülen deliller ile önceki döneme ilişkin davayı irdeleyen rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınması ve dairelerin yılın tamamında kiraya verildiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün HUMK’nun 428 inci maddesi gereğince ikinci bendde açıklanan nedenlerle davacı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.