YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6785
KARAR NO : 2019/348
KARAR TARİHİ : 21.01.2019
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murislerinin 14.12.2010 tarihinde, noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle, dava dışı … ‘dan araç satın aldığını, aracın çalıntı olduğunun ortaya çıkması üzerine murisin elinden alınıp, gerçek malik …’e teslim edildiğini, davacı tarafın uğradığı zarardan, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince araç satış sözleşmesine dayanak vekaletnamenin düzenlendiği … 1. Noteri ile bu sahte vekaletnameyle satış yapan … 1. Noterinin sorumlu olduklarını, zira; araç maliki …’in gerçek nüfus cüzdanında doğum yerinin “…” olmasına rağmen, sahte nüfus cüzdanında; “…i-…” yazdığını, nüfusa kayıtlı yer bölümünün mahalle kısmında; “… ” yazılıyken, sahte nüfus cüzdanında sadece “Yeni” yazdığını, gerçek nüfus cüzdanını düzenleyen memurlar kısmında; “… , … ” ismi yazılıyken, sahte nüfus cüzdanında; “… ve … ” yazdığını, … 1. Noterinin kimlik paylaşım sistemine (KPS) girip, gerekli kontrolleri yapması halinde bu zararın meydana gelmeyeceğini, diğer taraftan dava dışı … ‘un, … 1. Noterliğince düzenlenen sahte vekaletnameyi, … 1. Noteri …’e ibraz ederek satışı murislerine vekaleten yaptığını, sahte vekaletnamenin arkasında araç maliki adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanının fotokopisinin bulunduğunu, noterin KPS sistemine girmesi halinde nüfus cüzdanının sahte olduğunu tespit edebileceğini, davalılardan birinin sahte vekalet düzenlenmesinden, diğerinin ise bu vekaletname ile satış yapmasından dolayı kusurlu olduğunu belirterek; 16.100,00 TL’nin, aracın murisinin elinden alındığı 16.12.2010 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak reeskont faiziyle birlikte davalı noterlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … 1. Noteri …, imzaya yetkili katibinin, … 1. Noterliğinden, vekaletnamenin gerçek olup olmadığını teyit alarak satış yaptığını, vekaletname teyidinin ilgili noterlikten yapılması ve vekaletnameye göre satış işleminin gerçekleştirilmesi nedeniyle kendisine yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını, davanın yalnızca … 1. Noteri aleyhine açılması gerektiğini, diğer taraftan, yıllarca galericilik yapmış olan davacının, bir aracın kasko değerinden daha düşük fiyata satılması halinde, çalıntı olma ihtimalinin olduğunu bilmesi gerektiğini, davacının kusuru, satış işlemi yapılırken satışa esas vekaletnamenin verildiği noterlikten teyit alınmış olması ve haksız fiil failinin ağır kusuru birlikte değerlendirildiğinde; kendisi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir .
Davalı … 1. Noteri …; davacıların dava açma hakkının zamanaşımına uğradığını iddia ederek zamanaşımı def’inde bulunmuş, dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurların bulunmadığını iddia ederek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirmiş, davacının zararı ile vekaletname arasında illiyet bağı olmadığını, tazminata karar verilebilmesi için illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, dava dışı … hakkında açılan ceza davası dikkate alındığında 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle kendisi açısından illiyet bağının kesildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; zararın oluşmasında davalı noterlerin kusurlarının bulunmadığı, dava dışı üçüncü kişi … kasta dayalı ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2014 /8784 Esas – 2015/2523 Karar sayılı ve 19/02/2015 tarihli kararı ile; ” … mahkemece, vekaletname ve satış sözleşmesinin düzenleme tarihlerinde kimlik paylaşım sisteminin, noterlerin kullanımına açılıp açılmadığının araştırılması, dava dışı araç maliki … adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı üzerinde, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı noterlerin sahte belgeyi anlamasının mümkün olup olmadığı ve davalı noterler yönünden, üçüncü kişinin (haksız fiil faili) kusurlu eylemi ile davalı noterlerin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde illiyet bağının kesilip kesilmediği hususlarında, davalı her iki noter açısından ayrı ayrı değerlendirme içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu aldırılarak, davacıların murisinin zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususu da değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir… ” gerekçesi ile bozulmuş , mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Dosyaya sunulan Noterler Birliği yazısında , kimlik paylaşım sisteminin 18/04/2008 tarihinde noterliklerin kullanımına açıldığı belirtilmiştir. Adli tıp uzmanı, hukukçu, makine mühendisinden oluşan bilirkişi kurul raporunda vekaletnamenin ve sözleşmenin düzenlendiği tarihlerde kimlik paylaşım sisteminin noterlerin kullanımına açılmış olduğu , nüfus cüzdanını sistem üzerinden kontrol etmenin mümkün olduğu, aldatma yeteneğinin bulunmadığı , aracın piyasa rayiç değeri ile satış bedeli arasında ciddi fark bulunmadığı , muris …’in bölüşük kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece , anılan rapor hükme dayanak alınmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne; 16.700,00 TL nin 16/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş , hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1 – Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir .
2 – 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yargılamaya hakim olan ilkeleri düzenlemekle kanunun 26/1 maddesi taleple bağlılık kuralını getirmektedir. Buna göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Somut olayda, davacılar dava dilekçelerinde murislerinin olay nedeni ile gördüğü zararın 16.100.00.- TL olduğunu belirterek bu miktarı davalılardan talep etmişlerdir. Mahkemece, talebin aşılarak davacılar lehine 16.700.00.- TL alacağın davalılardan alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiş , bu konu bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.