Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6755 E. 2019/591 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6755
KARAR NO : 2019/591
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkili ile … Medya Şirketi, … ve davalı arasında 15/04/2014 tanzim tarihli protokol ile 6 adet reklam yeri ile ilgili olarak “Reklam Yeri Kullanma Kiralama Sözleşmesi” tanzim edildiğini,… Medyanın bu yeri bina yönetim ile yaptığı sözleşmeye istinaden 29/11/2011 tarihinde kiraladığını, sözleşmenin son paragrafına göre … Medya ile davalının reklam yerlerinin geliri için %50 ‘şer oranında ortak olduğunu, … Medyaya düşen payının %20’sinin ise müvekkilinin payı olup doğrudan kendisine ödeneceğini, sözleşmeye konu 6 adet reklam yerinden sözleşmenin 3.sırasında bahsi geçen …Sokak… Apt. No.1, 4. …adresinde kain reklam yerine ait kendi payının son altı yıldır ödenmediğini, dava konusu olayda belirsiz alacak davası söz konusu olduğunu belirterek şimdilik 10.000 TL’sının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı; davacı tarafından dosyaya ibraz olunan protokolden … Medya’nın 3. şahıslarla yapmış olduğu sözleşmelerden bahsolunduğunu ve protokolün aslen bu sözleşmeleri içerdiğini, bu kira sözleşmelerinin bir tanesinin de … Sokak … Apt. No.1, 4. … adresinde bulunan binanın yönetimi ile imzalanan reklam yeri sözleşmesi olduğunu, ilgili reklam alanlarının … Medyanın apartman yönetimi ile imzalamış olduğu sözleşmeye binaen değil kendisi ve apartman yönetimi arasında imzalanan sözleşmeler ile kullanılmakta olduğunu, kendisinin kiralamış olduğu reklam alanlarından elde ettiği gelirden davacıya herhangi bir bedel ödeme taahhüttü bulunmadığından davacıya karşı böyle bir borcu ve yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davaya konu protokol kapsamında belirlenen alacağın kaynağının kira sözleşmesi olduğu belirtilerek, davaya bakma görevinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4/1 maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2017/5352 esas 2017/11759 karar sayılı 12/09/2017 tarihli ilamıyla;“….Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; bilirkişi raporu ve değer artırım dilekçesi doğrultusunda davacının kar payı alacağının kabulü ile 255.690,28 TL alacağın, dava tarihi olan 19/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6102 sayılı TTK’nun 547. maddesinde ek tasfiye hususu düzenlenmiştir. TTK’nun 547. maddesinde “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.”
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” düzenlemesi yer almaktadır. Temyiz dilekçesine ekli 06/07/2017 tarihli ticaret sicil gazetesine göre davalı şirketin tasfiye halinde olduğu, genel kurul toplantı tutanağına göre ticaret sicilinden ünvan terkinin yapılmasına karar verildiği görülmektedir.O halde; mahkemece; tasfiye halinin devam etmesi halinde, şirketi temsile yetkili tasfiye memuru belirlenerek, tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edilerek şirketin temsilinin sağlanması, tasfiye sonuçlanmış, şirketin ticaret sicilinden terkini gerçekleşmiş veya silinmiş ise, şirketin ihyası sağlanarak, belirlenecek tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten sonra davalı şirketin temsili sağlanarak karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.