Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6425 E. 2019/4517 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6425
KARAR NO : 2019/4517
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile aralarında dokuz adet abonelik sözleşmesi olduğunu, faturalarda elektrik bedelleri dışında haksız olarak kayıp kaçak bedellerinin alındığını belirterek abonelik tarihlerinden itibaren haksız tahsil edilen kayıp kaçak, sayaç okuma, TRT payı, dağıtım, perakende satış hizmet ve iletim sistemi kullanım bedellerinin tahsil tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, fatura kapsamını belirleme yetkisinin EPDK’da olduğunu, dağıtım şirketlerinin de buna uygun davranmak zorunda olduğunu, Aydem Elektrik Dağıtım Şirketi’nin 01.11.2013 tarihinden beridir faaliyette olduğunu, öncesine ait kayıp kaçak tahsilatı yapmadığını, bu tarihten sonrası için davada husumetlerinin olmadığını, bir kısım aboneliklerin ticarethaneye ilişkin oldunu bu nedenle de tüketici mahkemesinin görevli olmayacağını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının talebine konu dokuz abonelikten ikisinin ticarethane, birini ise şantiye aboneliği olması nedeni ile bu aboneliklere yönelik taleplere ilişkin davanın tefrik edilerek görevsizlik kararı verildiği, kalan altı abonelik olan …,…,…,…,… nolu mesken aboneliklerine yönelik talep yönünden ise ilgili abonelik sözleşmelerinin davacı ile dava dışı AYDEM Perakende Satış AŞ arasında akdedilmiş olduğu, davalı AYDEM Elektrik Dağıtım AŞ’nin (yeni ünvanı ADM) ilgili alacak talebi yönünden pasif husumeti bulunmadığını, aboneliklerin sözleşme tarihlerinin 10.09.2014 ve 10.01.2014 olduğu, davalı şirketin 15.08.2008-31.12.2012 tarihleri arasındaki perakende satış faaliyetlerini sürdürdüğü ve 01.01.2013 tarihinden sonraki perakende satış hizmetlerinin ise AYDEM Perakende Satış AŞ tarafından yürütüldüğü her iki şirketin ayrı tüzel kişilikleri olduğu gerekçesiyle pasif husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak vs. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
1- Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir. Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK. m.116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve … Esas, 2010/86 Karar sayılı kararında da aynı husus vurgulanarak aleyhine dava açılanların davalı sıfatlarının bulunmaması halinde davanın sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedileceği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 119/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim sırasında yapılan yanlışlık, her zaman davanın husumet nedeniyle reddi sonucunu doğurmamakta ve hatanın giderilmesi imkan dahilinde bulunmaktadır.
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun 27.09.2012 tarih 28424 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 12.09.2012 tarihli 4019 sayılı kurul kararı ile Elektrik Piyasası Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü çerçevesinde, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin dağıtım şirketleri tarafından 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine ilişkin hazırlanan, “Dağıtım Ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar”ın kabul edilerek, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01/01/2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmiştir.
Somut olayda, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin AYDEM Perakende Satış AŞ olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, abonelik sözleşmesinin tarafı olan AYDEM Perakende Satış AŞ yerine AYDEM Elektrik Dağıtım AŞ’ nin hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Nitekim, 6100 sayılı HMK’nın, “Tarafta İradi Değişiklik” başlığını taşıyan 124. maddesi ile de temsilcide yanılgı hali madde kapsamına alınmıştır. Ayrıca anılan Yasa maddesinde, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde, hakimin
karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği ifade edilmiştir. Buna göre, davacının elektrik şirketleri arasındaki faaliyetlerin ayrı tüzel kişilikler aracılığı ile yürütülmesine karar verilmesi hususunu bilmemesi ve bu nedenle davasını AYDEM Elektrik Dağıtım AŞ’ ye yöneltmiş olmasının da kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının kabulü gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, dava dışı “AYDEM Perakende Satış AŞ” ünvanlı şirketin davaya dahil etmesi için davacıya önel vermek, usulüne uygun taraf teşkilini sağlayıp bundan sonra iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.