YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6413
KARAR NO : 2019/4782
KARAR TARİHİ : 21.05.2019
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirketten temin ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı ilamı ile EPDK’nın 875 sayılı kurul kararının iptaline karar verildiğini, bu nedenle 2006 Eylül – 2010 Aralık döneminde Perakende Satış Hizmeti (PSH) bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını, bu çerçevede davalı şirketin aynı dönemde fazladan PSH bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 5.000 TL’nin KDV’si ve ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ve gecikme zammının KDV’si ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiş; 21/03/2016 tarihli dilekçesi ile talebini 142.440,41 TL’ye artırmıştır.
Davalı; elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’na ait olduğunu, davaya konu PSH bedelininde EPDK’nın düzenleyici işlem niteliğindeki kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden biri olması nedeniyle uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davada tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğunun ileri sürülmediği, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunun iddia edildiği, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17 inci maddesinin onuncu fıkra hükmü ve Geçici 20 nci maddesi uyarınca davanın reddinin gerektiği, öte yandan dava konusu taleplerin (anılan kanun değişikliği öncesinde) istenebilir nitelikte olmasına karşın, davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği ile istenmesinin mümkün olmadığı, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- HMK’nın 33 üncü maddesine göre; hakim, Türk hukukunu resen uygular. Diğer bir anlatımla, bir davada ileri sürülen maddi olayların hukuki nitelendirmesini yapmak, uygulanacak hukuk kaidelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.
Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, EPDK’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden PSH bedeli tahsil ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından geçiş döneminde tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği gözetilerek, tarafların delil ve karşı delillerinin değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede hata yapılarak EPDK’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında yapılan yasa değişiklikleri nedeniyle istemin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre davacı tarafın diğer, davalı tarafın ise tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda birince bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın diğer, davalı tarafın ise tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.