Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6205 E. 2018/10184 K. 17.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6205
KARAR NO : 2018/10184
KARAR TARİHİ : 17.10.2018

MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, aboneleri olduğunu, 2013 yılı fatura bedeli ile 2013 yılı kaçak elektrik kullanım bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhinde 68.255,90 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı; tacir olmadığından mahkemenin görevli olmadığını, dava konusu yerin iş yeri olarak dava dışı …’a kiraya verildiğini, fiilen tüketimde bulunmadığından borçtan ve kaçak kullanımdan sorumlu tutulamayacağını, davacının kusurlu olduğunu, borcun hesaplanmasında hatalar yapıldığını savunarak, davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini dilemiştir.İhbar olunan … ; normal elektrik tüketim borcunu kabul ettiğini ancak, kaçak elektrik kullanımında bulunmadığını, bu nedenle bu kısım yönünden borçlu olmadığını, normal tüketim borcunun büyük bölümünü ödediğini beyan etmiştir. Mahkemece; görev itirazının reddi ile, alınan asıl ve ek bilirkişi raporları doğrultusunda; davanın kısmen kabulü ile, davalının … 5.İcra Müdürlüğünün 2013/10865 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının; 36.463,72 TL asıl alacak ile asıl alacağa 01/10/2013 takip tarihinden tahsil gününe kadar yürütülecek değişen oranlarda yıllık %16,80 oranını aşmamak üzere avans faizi, icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte sınırlı olarak iptaline, fazlaya dair istemin reddine, hüküm altına alınan alacak miktarının %20’si üzerinden hesaplanan 7.292,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yasal şartları bulunmadığından; davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taralarca temyiz edilmiştir.Dava; davacının normal ve kaçak tüketim nedeniyle tahakkuk ettirelen ve ödenmeyen faturalar nedeniyle abone aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ve davalının kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Uyuşmazlık; zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim ve kaçak bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.Dava konusu uygulanması gereken ve 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir. 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında imzalanan elektrik aboneliğine ilişkin 19.06.1986 tarihli sözleşme bulunduğu, aboneliğin devam ettiği, takibe konu borcun 2013 /06 dönem için tahakkuk ettirilen normal tüketim faturası ile bunun yanında 2013/09 dönem için tahakkuk ettirilen kaçak elektrik kullanım faturasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır .
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı abone, aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden davacıya karşı sorumludur. Davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir.
Öte yandan; Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre yasal faiz istenebilir. Abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil yasal faiz ilave olunur. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. (HGK’nun 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)
Mahkemece de itibar edilen 02.10.2015 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; normal tüketim faturasında asıl alacak ve icra takıp tarıhı itibariyle 6183 sayılı yasadaki faiz oranı üzerinden belirlenen gecikme zammı ve KDV’si dahil toplam 16.299,28 TL üzerinden kusur indirimi yapılamayacağı, kaçak kullanım tahakkuku ve kaçak ek tahakkuk ve icra takip tarihi itibariyle yasal faiz oranına göre belirlenen gecikme zammı ve KDV’si toplamı 31.022,21 TL üzerinden %65 oranında davacının kusurlu olduğu öngörülerek, bu oranda indirim ile yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Dairemizin yerleşik içtihatları gereğince, abonenin, fiili kullanıcı ile birlikte abonenin de müteselsilen sorumlu olduğu ve davacının uzun sayılabilecek bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi nedeniyle kusurlu kabul edilmesinde sakınca yok ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.Bu itibarla, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın önceki bilirkişiler dışında elektrik tarifeleri ile tüketim hesabı konusunda uzman olan elektrik mühendisi bilirkişiye ya da aralarında mühendis bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilerek dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan yönetmelik ve abonelik sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca, sözleşmede gecikme faizine ilişkin açık düzenleme bulunmadığı hususu da nazara alınarak; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davacı için (abonelik sözleşmesinde gecikme zammının alınacağına dair hüküm varsa) gecikme zammından indirim sağlayacağı bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı ve kaçak tüketim hesabında müterafik kusur indirimi yapılamayacağı da nazara alınarak rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve hatalı bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.