Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6185 E. 2018/12967 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6185
KARAR NO : 2018/12967
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum tarafından sulama tesisinde ……… …… kullanıldığından bahisle hakkında 11/07/2005 tarihli ……… …… tespit tutanağı tanzim edildiğini, fakat sulama tesisinin kendisine değil,………Birliği’ne ait olduğunu, keza …… 5.Asliye Ceza Mahkemesine açılan davada beraatine karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması koşulu ile 11.162,47 TL ……… tahakkuk bedelinden sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı;davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava konusu borcun, dava açıldıktan sonra tamamen ödendiği ve davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar, Dairemizin 31.03.2014 tarihli 2014/2756 Esas ve 2014/5086 Karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; her ne kadar dava konusu borcun 07/01/2011 tarihinde taksitlendirildiği ve 13/04/2011 tarihinde son taksidinin ödenerek borcun tamamının ihtirazi kayıt olmaksızın ödendiği anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan borçlu olmadığının tespiti davasının dava konusu borç dava açıldıktan sonra tamamen ödendiğinden ve dava konusuz kaldığından bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; mahkemece 11/07/2005 tarihli tutanak mümzileri çağrılarak yukarıda açıklanan hususları da içerecek biçimde kapsamlı beyanları alınarak, ceza dosyası ve ceza davasındaki sulama birliği başkanının beyanı da dikkate alınmak suretiyle ……… …… kullanımının davacı tarafından mı sulama birliği başkanlığı tarafından mı kullanıldığının tereddüde ve çelişkiye mahal vermeyecek şekilde giderildikten sonra şayet, davacının ……… …… kullanımının tespiti söz konusu ise o halde dosyanın …… konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmesi, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği ……… …… bedelinin tutanak tarihinde yürürlükte bulunan …… Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayınlanan 622 sayılı usul ve esaslarda açıklanan yönteme göre hesaplanması için rapor alınması, davacının sorumlu tutulabileceği ……… …… bedelinin duraksamasız belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, tutanağa konu ……… …… kullanımının davacı tarafından yapılmadığına ilişkin kanaat oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, ……… tespit tutanağından kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
1- Bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay……… Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’ nın 297. (Mülga HUMK’ un 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK’ nın 27.maddesinin (HUMK’un 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, davacı taraf, ……… …… kullanmadığını iddia ederek davalı … şirketi tarafından ……… tespit tutanağına dayanılarak oluşturulan 11.162,47 TL değerindeki ……… tahakkuk bedelinden borçlu olmadığına karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında fatura bedelini ödediğinden, talebini istirdat davası olarak sürdürmüştür. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, ne var ki kararın gerekçesinde tutanağa konu ……… …… kullanımının davacı tarafından yapılmadığı belirtilmiştir. Bu durumda hüküm ile kararın gerekçesi arasında çelişki bulunmaktadır.
Karar gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.