Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/6013 E. 2019/2862 K. 02.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6013
KARAR NO : 2019/2862
KARAR TARİHİ : 02.04.2019

Davacı … Nakliyat ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile davalı … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü arasındaki istirdat davasına dair … Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29/06/2016 tarihli ve 2015/259 Esas 2016/355 Karar sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 07/06/2018 tarihli ve 2016/19983 Esas 2018/6598 Karar sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı kurum tarafından abonesiz sayaçlı kaçak su kullanıldığı gerekçesiyle 18.164,95 TL borç tahakkuk ettirildiğini, icraya maruz kalmamak için 09/07/2015 tarihinde tahakkuk ettirilen tutarı itirazi kayıtla davalı kuruma ödemek zorunda kaldığını, ancak maliki bulunduğu taşınmazdaki kuyudan su çıkartarak kullanmasının kaçak su kullanımı olarak değerlendirilemeyeceğini, ayrıca kullandığı kuyu suyunu da kanalizasyona boşaltmadığını, bu nedenlerle davalı kurumun haksız yere tahsilat yaptığını ileri sürerek; 18.165,95 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacı şirketin kuyu suyunu abonesiz olarak kullanması nedeniyle usulsüz su kullanma tutanağı düzenlendiğini, ASKİ Tarifeler Yönetmeliği uyarınca kuyu suyu kullananların abonelik sözleşmeleri yapmakla yükümlü olduğunu, ayrıca düzenlenen tutanak ile davacının kanalizasyon tesisinden yararlandığının tespit edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Onama ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dava, kuyu suyu kullanımı nedeniyle davalı kuruma ödenilen atık su bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’nın 16 maddesinin birinci fıkrasında; ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiştir. Davalı ASKİ Genel Müdürlüğü, 2560 Sayılı İSKİ Kanunu’nun ek 5 ve geçici 10. maddeleri ile kurulmuş olup, özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması yanında ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte, yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayılmakta ve tacir sıfatını taşımaktadır.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 üncü maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 Sayılı Kanun’un 2 nci maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay tarafından re’sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tacir oldukları çekişmesiz olan taraflar arasındaki ihtilafın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Bu halde, uyuşmazlığa konu dava, ticari dava niteliğindedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davanın ticari dava olduğu gözetilerek davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması için dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davacı tarafın bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK’nun 440 ıncı maddesi gereğince davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 07/06/2018 tarihli ve 2016/19983 Esas 2018/6598 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 02/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.