Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/5697 E. 2018/12145 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5697
KARAR NO : 2018/12145
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalının …Bankası …Şubesi’ne olan kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan borcuna karşılık Adalet Bakanlığı … Kurumu Başkanlığından olan ve 24.12.2001 tarihli faturadan kaynaklanan 4.661,00 TL alacağını … 25.Noterliğinin 10.01.2002 tarihli temlikname ile bankanın …şubesine temlik ettiğini, … Kurumu tarafından söz konusu bedelin 04.02.2002 tarihinde davalının… şubesindeki hesabına yatırıldığını, aynı zamanda … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/244 Esas dosyası uyarınca, Türkiye İş Bankası’na ödeme yapıldığını, dava konusu bedelin davalı tarafından … Bankasına temlik olmasına rağmen davalıya ödendiğini, davalıya haksız olarak ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iadesinin gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.661,00 TL’nin davalıya yapılan ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, tamamen iyi niyetli olduğunu ve sorumlu tutulamayacağını, hesabına yatan parayı harcamış olmasının sebepsiz zenginleşme sayılamayacağını savunarak haksız davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2014/1843 Esas-2014/9973 Karar sayılı ve 19.06.2014 tarihli kararı ile “ Mahkemece davalının tebligata yarar açık adresinin araştırılıp saptanamaması halinde, ilanen tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, hasıl olarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve davalının savunma hakkı kısıtlanarak sonuca ulaşılması doğru görülmemiş, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozmayı gerektirmiştir” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen kararda; davacının açmış olduğu sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davasının kabulüne, davacının ödemiş olduğu, 4.661,00 TL’nin 04/02/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/9509 Esas-2015/17835 Karar sayılı ve 12.11.2015 tarihli kararı ile “Hal böyle olunca, mahkeme; davacı adına dava açma konusunda emir ve talimat vermeye yetkili temsilci veya temsilcilerinin tespiti, bunların zararı (davalı tarafa haksız olarak ödenen bedeli) veya zarar sorumlularını ne zaman öğrendikleri, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığının, duraksamasız belirlenmesi, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının belirlenmesi halinde, davalı tarafın zamanaşımı def’inin reddine karar verilerek, davanın esası yönünden hüküm kurulması gerekirken, böylesine inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 04.03.2009 tarihli son kararında; davanın kabulü ile, davacının ödemiş olduğu, 4.661,00 TL’nin 04/02/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. TBK’nın77/1 maddesine göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK’nın 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, sebepsiz zenginleşen elde ettiği zenginleşmeyi iade etmekle yükümlüdür. Somut olayda mahkemece, davalı tarafça davalının hesabına 4.661,00 TL ödeme yapıldığı belirtilerek bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 05.02.2002 tarihli ödeme dekontuna göre, davacı tarafından davalıya vergi kesintileri yapılmak sureti ile 3.113,171 TL’nin gönderildiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin araştırılıp kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.