Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/5349 E. 2018/12633 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5349
KARAR NO : 2018/12633
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi taraflarca istenilmekle; daha önceden belirlenen, 11.12.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; taraflardan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve işin evrak üzerinden incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili; davalı şirketin davacılara ait taşınmazda kiracı olduğunu, … Sulh Hukuk Mahkemsinin 2011/442 Esas sayılı tahliye kararı ile taşınmazın icra kanalı ile tahliye edildiğini, kiracı şirketin taşınmazı tahliye ederken elektrik panosu, elektrik tesisatı, asma tavan ve dış kapıyı kaldırarak tahliye ettiğini, binaya zarar verdiğini, bunun … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/8 D.İş. Sayılı dosyası ile tespit edildiğini belirtmiş; bu yıkımların yapım süresinin tespiti ile fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak suretiyle, 100 TL kira alacağı ile meydana gelen zarar için 1.000 TL tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; tahliye sırasında sökülebilenleri söktüklerini, binaya zarar vermediklerini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah talebi de dikkate alınarak davanın kabulü ile 65.860 TL hasar bedeli ve bir aylık tamir süresi kira bedeli 14.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; 6. Hukuk Dairesinin 24.03.2016 tarihli ve 2015/6904 E. 2016/2371 K. sayılı ilamı ile “… Taraflar arasında, 01.05.2001 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel şartlar 3.maddesinde; “boş işyerini markete dönüştürmek için yapılacak olan tadilat ve masraflar kiracıya aittir. Tahliye esnasında taşınabilenler kiracı tarafından alınabilir. Taşınmaz olanlar ve sökülmesi ile tahrip olacak yada binaya zarar verecek olanlar mal sahibine kalır. Bunlar için bedel talep edilmez” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dosyada mevcut … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/8 D.İş. sayılı tespit raporunun incelenmesinden; dükkan ve duvarların hasarlı olduğu, elektrik tesisatının hasarlı olduğu, giriş kapısının bulunmadığı, taşınmaza asma tavan yapılması gerektiği ve bunların maliyetinin 62.030 TL, tamir süresinin 30 gün olduğu belirtilmiştir. Dosyada inşaat mühendisi bilirkişi, dosya üzerinden yaptığı inceleme ile tespit dosyası ile belirlenen zararların 65.860 TL olduğunu, tamir süresinin 30 gün olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, bu rapor doğrultusunda dava kabul edilmiş ise de; rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Sözleşmenin özel şartlar 3.maddesi gereğince araştırma, inceleme ve keşif yapılmamıştır. Sözleşmenin özel şartlar 3. maddesi uyarınca kiracının söküp götürebileceği yapıların belirlenerek, taşınmazda meydana gelen zararın olağan kullanım mı yoksa hor kullanma sonucu mu olduğu tespit edilerek, yıpranma payları da düşülerek tespit tarihindeki değeri, mümkünse keşif yapılarak denetime elverişli bilirkişi raporu ile belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile, tamir süresinin 7 gün olduğunun tespiti ile 14.000 TL tamir süresi kira bedeli ve sözleşmeye aykırı teslim nedeniyle 7.050 TL tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacılar ve davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacıların temyiz itirazları bakımından; Yargıtay’ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi esas olup taraflar serbest iradeleri ile oluşturdukları kira sözleşmesi ile bağlıdır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 316. (B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur.Somut olayda; taraflar arasında, 01.05.2001 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel şartlar 3. Maddesinde; “boş işyerini markete dönüştürmek için yapılacak olan tadilat ve masraflar kiracıya aittir. Tahliye esnasında taşınabilenler kiracı tarafından alınabilir. Taşınmaz olanlar ve sökülmesi ile tahrip olacak yada binaya zarar verecek olanlar mal sahibine kalır. Bunlar için bedel talep edilmez” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Tarafların özgür iradesi ile belirlenmiş bu şartlar geçerli olup tarafları bağlar. Mahkemece, hükme esas alınan 22.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; asma tavan ve giriş kapısının sökülmesinin taşıyıcı sisteme zarar vermeyeceği için, elektrik sisteminin sökülmesinin ise sözleşmenin 3. maddesine göre istenemeyeceği belirtilerek bu kalemler yönünden hesaplama yapılmamış ise de; bilirkişilerin bu değerlendirmesi sözleşmenin 3. maddesine uygun değildir. Zira, 3. maddede, sadece taşınabilir tadilatların götürülebileceği ve sökülmesi ile tahrip olacak ve binaya zarar verebilecek tadilatların götürülemeyeceğinin belirtilmesi karşısında, bahsi geçen kalemlerin eski hale getirme kapsamında tazmini gerekir. O halde, mahkemece; Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak, bahsi geçen kalemler yönünden eski hale getirme bedelinin hesaplatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Davalının tamir süresi kira bedeline ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Kabule göre de; Mahkemece ilk verilen hükümde dayanılan bilirkişi raporunda; asma tavan ve elektrik tesisatının yenilenmesi gibi tamir kalemleri nedeniyle tamir süresi 1 ay olarak öngörülmüş iken, hükme esas alınan 22.03.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; bahsi geçen kalemler tazminat hesaplamasında dikkate alınmadığı için tamir süresi de 7 gün olarak belirlenmiştir. Tamir süresinin yapılacak işlere göre değişeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.