Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/5209 E. 2018/10490 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5209
KARAR NO : 2018/10490
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı aleyhine devre mülk kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira alacakları nedeni ile icra takibi başlattığını, davalı tarafından icra takibine yapılan haksız itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu, yapılan itirazın haksız ve yasal dayanaktan yoksun, zaman kazanma amacına yönelik olup kötü niyetli olduğunu belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı; kira borcunun bulunmadığını, sözleşmenin ‘Başlangıç Tarihi’ başlığını taşıyan ‘C’ bendi uyarınca davacının alacağının doğmadığını, ayrıca dava konusu olayda kira sözleşmesine uygun mecur bulunmadığından kira borcunun muaccel olmadığını, ayrıca davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açılması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini belirterek dosyanın yetkili ve görevli …Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; devre mülk kira sözleşmesinin 2-C maddesinde sözleşmenin başlangıç tarihi olarak binanın bitirilerek işletmeye açıldığı tarihin yazılı olduğu, …Tapu Müdürlüğü, … İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yazılarında bina inşaatının 2014 yılı sonu itibari ile %70 seviyelerinde bulunduğu, iskan belgesinin ise henüz bulunmadığının bildirildiği, bu nedenlerle davacının devre mülk kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağının henüz doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ile davalı şirket arasında 14.02.2012 düzenleme tarihli ‘Devremülk Satış Sözleşmesi’ ve 22.02.2013 düzenleme tarihli ‘Devremülk Kiralama Sözleşmesi’ akdedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 22.02.2013 düzenleme tarihli devremülk kiralama sözleşmesinin ‘C’ maddesinde sözleşmenin başlangıç tarihinin, davaya konu arsa üzerinde inşa edilen binanın bitirilerek işletmeye açıldığı tarih olduğu ve yine aynı sözleşmenin ‘D’ maddesinde devremülk satış sözleşmesinin H/1-D maddesinde de ifade edildiği üzere, devremülk kiralama sözleşmesinin keşide tarihinden binanın inşasının bitirilerek işletmeye alınacağı yani sözleşmenin başlangıç tarihine kadar, kiracı tarafından kiraya verene net kira parası ile aynı miktara denk gelen tutarda kiracının işlettiği tesislerde hediye tatil kullanımı veya hediye tatil karşılığı para ödemesi yapılacağı kararlaştırılmıştır. 14.02.2012 düzenleme tarihli devremülk satış sözleşmesinin H/1-D maddesinde ise; satıcının devremülkün inşaatını ve tefrişatını tamamlayıp belirtilen tarihte alıcıya teslim edeceği, alıcının dilerse bu konaklama yerine tahakkuk edecek bedeli o devrelerde nakit olarak alabileceği, bu nedenle satıcının devremülkün inşaatını ve tefrişatını tamamlayıp 22.12.2012 tarihinde binayı işletmeye açacak olmasına rağmen ilgili devremülkü bu sözleşmenin C-6 maddesinde yer alan tarihte alıcının kullanımına sunacağı, satıcının mücbir sebepler olmaksızın devremülkü alıcıya zamanında teslim etmemesi durumunda satıcının, alıcının devremülkü kullanmadığı her gün için bu sözleşmenin C-20 maddesinde yer alan 15 günlük kira tutarının 15’te biri kadar tutarında ödeme yapacağı, işletmecinin bu ödemeyi o günkü şartlarda kesilmesi gereken vergi ya da başka yasal kesintiler yoksa tamamını, var ise bu kesintileri yaptıktan sonra kalan kısmını devrenin başladığı gün alıcının banka hesabına havale edeceği, ödeme tarihinin ilgili devrenin son gününü geçemeyeceği kararlaştırılmıştır.Davacı 02.07.2014 tarihinde başlattığı icra takibinde, devremülk kiralama sözleşmesi ile belirlenen 25.04.2014 tarihli 2.149,14 Euro, 25/05/2014 tarihli 1.742,14 Euro ile 25/06/2014 tarihli 1.742,1 Euro kira alacakları karşılığı 5.633,42 Euro asıl ve 53,97 Euro faiz alacağının tahsilini istemiş, davalı ise borca itiraz ederek; sözleşmenin başlangıç tarihi başlığını taşıyan ‘C’ bendi uyarınca davacının alacağının doğmadığını, ayrıca dava konusu olayda kira sözleşmesine uygun mecur bulunmadığından kira borcunun muaccel olmadığını, aynı zamanda taraflar arasındaki sözleşmenin ifasında edimi belirleme yetkisinin kendisine bırakıldığını buna göre edimin ifasının işlettiği tesislerde hediye tatil kullanımı şeklinde de olabileceğini belirtmiştir. Her ne kadar Mahkemece bina inşaatının 2014 yılı sonu itibariyle henüz %70 seviyelerde bulunduğu ve iskan belgesinin bulunmadığı belirtilerek devremülk kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın henüz doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında geçerli olan sözleşme hükümlerine göre davalı kiracının devremülk kiralama sözleşmesinin akdedildiği 22.02.2013 tarihinden binanın inşasının bitirilerek işletmeye alınacağı tarihe kadar kiraya verene net kira parası ile aynı miktara denk gelen tutarda işlettiği tesislerde hediye tatil kullanımı veya hediye tatil karşılığı para ödemesi yapılacağı kararlaştırıldığından, sözleşme ile kararlaştırılan bu hüküm geçerli olup tarafları bağlar. Bu durumda Mahkemece davacının temyiz dilekçesinde sunduğu emsal dava dosyaları da değerlendirilmek suretiyle tüm taraf delilleri toplanarak, istenen dönem kira bedelleri konusunda herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı üzerinde de durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.