Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/4800 E. 2019/287 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4800
KARAR NO : 2019/287
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; zeytinlik vasıflı taşınmazın müşterek maliklerinden olduğunu, 09/08/2012 tarihinde, taşınmaz üzerinden geçen yüksek gerilim hattından kıvılcım sıçraması sonucu çıkan yangında yaklaşık 45-50 adet zeytin ağacının yandığını ileri sürerek; yanan zeytin ağaçlarının bedeli olan 16.154,00 TL’nin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı; dava konusu yangının çıkmasından davalı şirketlerin herhangi bir kusur ya da sorumluluğunun olmadığını, uygun illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 13.942,00TL’nin davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine, Davalı …’e yönelik davanın reddine dair verilen kararın davalı … tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 11.12.2015 tarihli ve 2014/22035 E., 2015/20112 K.sayılı ilamı ile; dosyanın, aralarında elektrik ve ziraat mühendislerinin de bulunduğu bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kuruluna verilerek bilirkişi heyetinden, dosya içerisindeki iki bilirkişi raporu arasında, yangının çıkış nedeni, davalı tarafın sorumluluğu yönlerinden oluşan çelişkinin giderilmesi, davalı tarafın sorumlu olduğunun tespiti halinde, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek, zarar hesabının denetime elverişli ve ayrıntılı bir şekilde yapılması, temyiz eden davalının temyizinde öne sürdüğü sorumluluğa ilişkin itirazların karşılanması hususlarında rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, 6.971,00 TL’nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı … Enerji ve Ticaret A.Ş.’ye (…) yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bilindiği üzere, mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; gerekçeli kararı, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, ilamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala yasa koyucu HMK’nun 297. maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve yasalarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Somut olayda; gerekçeli kararda, yangının …’a ait … iletkenlerinden kaynaklandığı, yangın nedeni ile …’ın %100 kusurlu ve zarardan sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen, hükümde … yönünden dava reddedilip, … aleyhine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki olup, bu durum usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.