Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/4394 E. 2019/271 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4394
KARAR NO : 2019/271
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiracılık sıfatı tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taşınmazda kiracı olduğunu, belediyenin haksız yere taşınmazın tahliye edilmesini istediğini ileri sürerek kiracılık sıfatının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; sözleşmenin feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen karar Dairece 27.09.2017 tarih ve 17-2378 E. 2017/12783 K sayılı ilamı ile; ”…Olayımızda; Davaya konu kiralanan davacıya defterdarlık tarafından 2886 sayılı yasa gereği ihale ile kiralanmış, sözleşmenin başladığı yer teslimi tarihi olan 20/05/2014 tarihinden itibaren sözleşme süresi olan 12 ay sonunda 20/05/2015 tarihinde sözleşme bitmiştir. Sözleşmede süre sonunda taraflar feshi ihbarda bulunmazlarsa sözleşmenin uzayacağına ilişkin hüküm de bulunmamaktadır. Davacı kiracı sözleşme bitiminde yasa gereği fuzuli şagil durumuna düşmüş olup sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren kiraya verilen yerin TBK’nın genel hükümlerine veya konut ve çatılı iş yeri kiraları hükümlerine tabi olup, olmadığına bakılmaksızın mahkemeden veya mülki amirden tahliyesi istenebilir. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespitine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’nin 9. Maddesinde, ”tahliye ve kiracılık sıfatının tespiti davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak
hükmolunur. Bu miktarlar, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; davacı harca esas değeri 999.000 TL olarak göstermiş ve bu miktar üzerinden peşin harç yatırmıştır. Mahkemece dava değerinin 999.000 TL olduğu gözetilerek davalı lehine 53.910 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine 930 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK’un 436/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasında yer alan “930 TL” rakamının çıkartılarak yerine “53.910 TL” rakamının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.