Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/411 E. 2018/12455 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/411
KARAR NO : 2018/12455
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalıya kira bedeli karşılığında …… teslim edildiğini ancak ……nin kira bedeli olarak düzenlenen faturanın davalı şirket tarafından ödenmediği için davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının yapılan takibe; borcu olmadığından bahisle itiraz ettiğini, ne var ki bu itirazın yerinde olmadığını beyan ederek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı şirketten kiralanan ……lerin otelin inşaatının bitmesi ile teslim edildiğini, kalan az miktardaki ……nin ise davacıya gelip almaları için birçok kez haber verilmesine rağmen, davacı şirket tarafından teslim alma işleminin geciktirilmesinden sorumlu olmayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyizi üzerine karar 6. Hukuk Dairesinin 10.06.2014 tarih ve 2013/15609 Esas, 2014/7639 Karar sayılı ilamı ile “…Taraflar arasında inşaat ……si elemanlarının kiralanması sözleşmesi yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık ……nin kiralayana nasıl iade edileceği, teslim borcunun kime ait olacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece her ne kadar; “…… … depo teslimidir” şeklindeki yazılı beyanın davacının tek taraflı beyanı olduğu gerekçesi ile dava reddedilmişse de; bu yazılı beyanların 28.07.2008 havale tarihli davalı vekilinin delil listesi ile sunulduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından delil olarak sunulan belgenin, davacının tek taraflı beyanı olarak kabul edilmesi doğru değildir. Kaldı ki davacı tarafından sunulan teslim tutanaklarında davalı şirket elemanlarının teslim eden olarak imza attıkları görülmektedir. Bu durumda temyiz dilekçesinde kira sözleşmesinin 9.maddesi gereğince teslim borcunun davalıya ait olduğundan bahsedildiği halde kira sözlemesi dosyada bulunmadığından bahsi geçen kira sözleşmesi getirilip incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, …… kurulması ve taşınmasının davacı …… tarafından yerine getirilmesi gereken işlerden olup davalının temerrüdünün değil alacaklının temerrüdü sözkonusu olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 6.Hukuk Dairesinin 18/11/2015 tarih, 2015/5396 Esas, 2015/10022 Karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece, 18.12.2014 tarihli celsede açıkça bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi gerekir. “…… … depo teslimidir” şeklindeki yazılı belgeyi davalı sunmuş olup bu belgeden teslim borcunun davalı kiracıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece davalı kiracının dava konusu ……yi teslim tarihi belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, …… malzemesinin teslim tarihinden itibaren iade edildiği tarihe kadar geçen sürede kira bedelinin davalı …… tarafından karşılanması gerektiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile, davalının …… İcra Müdürlüğünün 2007/552 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin asıl alacak olan 14.870,00 TL üzerinden ticari faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’nin 13. maddesinde “1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 9. maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10. maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; davanın 16.622,68 TL üzerinden açıldığı, mahkemece 14.870,00 TL üzerinden davanın kabul edildiği, mahkemece yukarıda ifade edilen tarife hükümleri uyarınca davacı vekili lehine kabul edilen kısım üzerinden maktu vekalet ücretinin altında kalmamak şartı ile nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi olarak 1.784,40 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalının icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu alacak miktarının açıklığa kavuşturulması gerektiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemez. Bu itibarla; takip konusu alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bahsedilen bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün 4.fıkrasında yer alan “1.784,40 TL’’ rakamının hükümden çıkartılarak yerine “1.980,00 TL” rakamının yazılmasına, üçüncü bentte açıklanan nedenle hükmün 1. fıkrasında yer alan “… Asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadelerinin çıkarılarak, bunun yerine “yasal şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince davalı yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere, 06/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.