Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/3645 E. 2018/10506 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3645
KARAR NO : 2018/10506
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, düğünde takılan 18 adet çeyrek altın, 5 adet yarım altın, 5 adet tüm altın, 22 ayar 30 gr bilezik, 22 ayar 20 gr bilezik, 22 ayar 20 gr bilezik, iki adet 22 ayar 10 gr bilezik, 22 ayar 15 gr bileklik, 22 ayar 14 gr bileklik, 30 gr ağırlığında 14 ayar altın set (kolye, küpe, bileklik ve yüzükten oluşan), değeri 13000 TL 150 gr ağırlığında 22 ayar altın set (kolye ve bileklikten oluşan), 4 gr bir adet yüzük, bir adet pırlanta broş ve 22 ayar 35 gr nişan takısı (kolye, bileklik, küpe ve yüzükten oluşan) takıları dükkan alacağı gerekçesi ile davalının elinden aldığını, bir daha da iade etmediğini belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile bu altın takıların bedeli karşılığı 37.326 TL’nin, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacının ziynet eşyalarını hiçbir zaman almadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Anılan karar Dairemizin 2015/5032 Esas- 2016/2928 Karar sayılı ve 01.03.2016 tarihli kararı ile “Somut olayda, davalı koca, altınların davacıdan alındığını kabul etmediğine göre, ispat yükü kendisine düşen davacı kadın, bu hususu ispat etmekle yükümlü olacaktır. Yargılama sırasında, taraf tanıklarının beyanlarına başvurulmuş, davalı tanıklarından … duruşma sırasında alınan yeminli beyanında “…Davacının, duyduğu kadarı ile çeyrekleri bozdurup, kendisinin ve annesinin ihtiyaçları için harcadığını, tarafların ayrılmadan 1 yıl kadar önce, davacının, ablası olan …’nin evine gittiğini, kendisini de oraya çağırdığını, yanında davacının, bilezikleri ve seti ablasına borç olarak verdiğini ve bir dahada geri alamadığını…” ifade etmiş, diğer yandan davacı tanığı … ise, yeminli beyanında
“…davacının teyzesi olduğunu, tarafların yanında kaldığı sırada, davacının takıları bez ya da poşete sarılı olarak getirip, güvenli olsun diye davalıya verdiğini, davalının da bunları iş yerindeki kasada saklayacağını söylediğini, sonrasında bu takıların davacıya geri verilmediğini..” ifade etmiştir. Her iki tanığın da beyanı görgüye dayalıdır. Öyle ise mahkemece, davacı ve davalı tarafın görgüye dayalı bulunan bu tanıklarının beyanları esas alınarak, davacı tanığı …’in davacının takılarının, beze sarılı şekilde kendi yanında davacı tarafından davalıya verildiğini beyan etmesi, davalı tanığı …’nın da, davacı tarafından, kendi yanında, davacının kız kardeşine bilezik ve altın seti verdiğini ifade etmesi karşısında, bilezikler ve altın set dışında kalan ziynetlerin davalıya verildiği sabit olduğundan bunlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 22.11.2017 tarihli son kararında; davacı vekilinin davasının kısmen kabulüne, değeri 2397,46 TL olan 18 adet çeyrek altın, değeri 1331,92 TL olan 5 adet yarım altın, değeri 2663,85 TL olan 5 adet tüm altın, değeri 1141,65 TL olan 15 gr bileklik değeri 1065,54 TL olan 14 gr bileklik, değeri 11416,50 tl olan 150 gram kolye bileklik seti, değeri 304,44 TL olan 4 gr yüzük, değeri 2000 TL olan pırlanta broş, değeri 2663,85 TL olan 35 gr nişan takısı (kolye, bileklik, küpe yüzük)’nın davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde bunların bedeli karşılığı olan 24985,21 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine hüküm altına alınan alacağa dava tarihi olan 13/06/2013’ten itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, ziynet alacağı talebine ilişkindir.Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; TMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Somut olayımızda, davacının talepleri arasında biri 14 ayar 30 gr ağırlığında, diğeri ise 22 ayar 150 gr olan iki setin yer aldığı, bozma ilamımızda altın set ve bilezikler haricindeki altınların davalıdan alınması gerektiğinin belirtildiği, mahkemece değeri yüksek olan 22 ayar 150 gr’lık setin davacı tarafından davalıya verildiği kabul edilmek suretiyle davacıya iadesine karar verildiği görülmüştür. Karara esas teşkil eden tanık beyanlarına göre, hangi setin davacı tarafından davalıya verildiği hususunda bir açıklık mevcut olmayıp, bu halde hangi setin davalıya verildiğini ispat etmekle yükümlü olan davacının dosya kapsamı ve tanık beyanları dikkate alındığında, değeri yüksek olan 22 ayar 150 gr setin davalıya verildiğini ispat edemediği açıktır.Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak değeri düşük olan 14 ayar 30 gr olan setin davalıya verildiğinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu değeri yüksek olan setin davalıdan alınmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.