Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/3565 E. 2018/9709 K. 09.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3565
KARAR NO : 2018/9709
KARAR TARİHİ : 09.10.2018

…..

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; müvekkilinin ……tarımsal sulama abonesi olduğunu, sayacın 20.05.2013 günü yanması üzerine davalı kuruma haber vererek sayacın değiştirilmesini istediğini, davalı kurum elemanlarının 15.07.2013 tarihinde gelerek sayacı değiştirdiklerini ve 50 günlük tüketim bedeli olan 47.743,70TL fatura gönderdiklerini, davacının bu 50 günlük süreçte hiçbir kusuru ve eksiği olmadığı gibi kendisinin de zarara uğradığını iddia ederek 47.743,70TL borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıya ait sayacın yandığını, sayaç incelenerek sayaçtan geçen enerji miktarı ile davacı hakkında endeks esaslı ek tahakkuk yapıldığını, tahakkukun ….. sayılı kurul kararı çerçevesinde yapıldığını beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafça davacı adına düzenlenen 01.12.2013 tarih, A793190 seri nolu ve 47.743,70 TL bedelli fatura bakımından davacı tarafın davalı tarafa 46.571,83 TL borçlu olmadığının (1.171,87 TL borçlu olduğunun) tespitine karar verilmiş, verilen bu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23.03.2016 tarih ve 2015/8290 E. 2016/4451 K. sayılı ilamı ile “Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde; davaya konu faturanın, sayacın yanması öncesinde son olarak okunduğu 30.04.2013 ile sayacın değiştirildiği 15.07.2013 tarihleri arasındaki 76 günlük süre için düzenlendiği, tutanak tarihinde arazide karpuz ekili olduğu, karpuz üretiminde yaklaşık 90 günlük sulamaya ihtiyaç duyulduğu, karpuz ekiminin nisan sonu veya mayıs başında yapıldığı ve ağustos ayı itibariyle sulamanın mevcut olduğu, yönetmeliğin 19.maddesine göre varsa önceki dönem yoksa sayaç
……
çalışır hale geldikten sonraki iki dönem ortalamasının alınması öngörülmekte ise de arazide karpuz ekimi ve sulamasının olmadığı önceki dönem ya da hasat sonrasına denk gelen sonraki dönemin hesaplamaya esas alınmasının yerinde olmayacağı beyan edilerek 15.07.2013-19.09.2013 tarihleri arasının hesaplamaya esas alındığı anlaşılmaktadır.
Ancak; yukarıda açıklanan…..19.maddesi açık olup, öncelikle varsa davacının aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki davacının ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimleri hesaplanıp tahakkuk ettirilmelidir.
O halde mahkemece yapılacak iş; dosyanın konusunda uzman öncekinden farklı bir bilirkişi kuruluna verilerek Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 19. maddesi çerçevesinde davanın borçlu olduğu miktarın hesaplanmasının sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmış ve rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 45.063,27 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; yanmış elektrik sayacı nedeniyle tahakkuk ettirilen miktarda borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
……

Somut olayda önceki karar, … 19. maddesi uyarınca yapılan hesaplamayı içermeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, bu nedenle öncekilerden farklı yeni bir bilirkişi heyetinden …. 19. maddesi çerçevesinde davacının borçlu olduğu miktarın hesaplanmasını içerir rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. Ancak hükme esas alınan 19.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda bozma ilamı gereğince ….. 19. maddesinde belirtilen yöntem uyarınca hesaplama yapılacak dönem ile aynı döneme tekabül eden geçmiş dönem tüketimi, yoksa sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerin ortalaması alınmayıp, davacının geçmiş 6 yıllık tüm tüketimleri esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece bozma ilamına uyulması sonucunda bozma doğrultusunda inceleme yapılması gerektiğinden bozma ilamına uygun olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin önceki bozma ilamında da belirtilen EPMHY’nin 19. maddesi çerçevesinde hesaplanması hususunda taraf ve Yargıtay denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayan yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık olmak üzere, 09.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

……