Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/2785 E. 2019/3112 K. 08.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2785
KARAR NO : 2019/3112
KARAR TARİHİ : 08.04.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile arasında 05.10.1998 tarihli Gayrımenkul devir ve ferağ sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince …. Mevkii, 14 pafta, 3356 parsel sayılı gayrimenkul ile bu gayrimenkule tevhit şartlı gayrimenkulün tamamının 100 pay kabulü ile 60 payın kendisine satış ve devrinin yapılacağının hüküm altına alındığını ,davalı …’nın 3356 parselde kayıtlı 329 metrekarelik gayrimenkulün %60 ı olan 197,40 m2’lik kısmı devir ettiğini fakat tevhit şartlı yerin %60 ı olan 33,60 metrekare yol fazlası yeri devir ve ferağ etmediğini, daha sonra yeni imar düzenlemesi ile tevhit şartlı bu yerden şartın kaldırıldığını, bu nedenle ifanın imkansız hale geldiğini, sözleşme ile kararlaştırılan tüm bedeli ödediğini, devri alınamayan 33,60 m2’lik kısma ilişkin ödediği 139.636.36 USD’nin kendisine iadesi gerektiğini, bu nedenle davalı aleyhinde ilamsız icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; zamanaşımı def’iyle birlikte davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında 05/10/1998 tarihli Gayrimenkul Devir ve Ferağ Sözleşmesinin düzenlendiği, davacı tarafın kesinleşen mahkeme ilamları uyarınca 13.636,36 USD alacağı takip konusu yaptığı eski BK’nun 125.maddesi ( yeni TBK’nun 146.maddesi) uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresinin olayda uygulanması gerektiği sözleşme tarihi ile takip tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davacının davasının, davalının ise kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
1-Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Dava; taşınmaz satış vaadinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme hukuksal sebebine dayalı iade davasıdır.

Mahkeme, davanın zamanaşımından reddine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında 05/10/1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye göre davalının mülkiyetinde olan 3356 parsel sayılı gayrımenkul ile tevhit şartlı gayrımenkulün tamamı 100 pay kabulü ile 60 payın 960.000 USD karşılığında davacıya devredileceğinin kararlaştırıldığı tapuda devir ve ferağ işleminin en geç 30/11/1998 tarihinde gerçekleştirileceğinin yazılı olduğu, satış bedelinden 560.000 USD’nin nakit olarak ödendiği, geriye kalan 200.000 USD’nin tapuda devir ve ferağ anında nakten ödeneceğinin, 200.000 USD’nin ise tapu ferağ tarihi itibari ile 60 günlük tek çek ile ödeneceğinin belirtildiği, 3356 parsel sayılı taşınmazın 60/100 payının ferağını 24/09/2002 tarihinde verdiği tevhit şartlı yol fazlasının ise 60/100 payını devretmediği, daha sonra imar düzenlemesi sonucu tevhit şartlı yerden bu şartın kaldırıldığı, ifanın imkansız hale geldiği görülmektedir.
Davacı dava konusu tevhit şartlı yol fazlası bakımından ödediği bedelin davalının devir edimin yerine getirmemesi nedeniyle iadesini istediği eldeki davadan önce…. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde aynı konulu davasını açmıştır. 12/06/2003 tarihinde açılan davada mahkemenin 24/04/2006 gün, 2003/464 Esas, 2006/103 Karar sayılı ilamı ile sözleşme ile kararlaştırılan 200.000 USD ödemenin davacı tarafından ifa edilmemiş olması nedeniyle karşı edim yerine getirilmediğinden sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 16/01/2008 tarihinde kesinleştiği, davalının bu miktarı takip konusu yaptığı ve akabinde itiraz üzerine duran takip nedeniyle açılan itirazın iptali davasında…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/247 esas 2013/502 karar sayılı 17/06/2014 tarihinde kesinleşen ilamı ile bedelin eldeki temyiz incelemesine dosyada davalı olan … lehine sonuçlanan dava ile itirazın iptaline karar verildiği , bu karar sonrası kalan satım bedelinin icra takip dosyasına ödendiği anlaşılmıştır.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK’nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin 05.10.1998 tarihli sözleşme, resmi biçimde yapılmadığından, hukuken geçersizdir (TMK. md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar, verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ancak, taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava 818 sayılı BK’nun 125.maddesine (6098 sayılı BK.’nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar.

Somut uyuşmazlıkta; 29.07.2003 tarihli yeni imar planı ile yoldan ihdas ( tevhit ) işleminin ortadan kaldırıldığı bu tarih itibariyle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, davacının ise bu tarihten daha önce aynı taşınmaz kısmı için yine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak 12.06.2003 tarihinde dava açtığı satış bedelinin ödenmesine yönelik ediminin henüz yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı aleyhinde sonuçlanan bu davanın 16/01/2008 tarihinde kesinleştiği, taşınmaz bedeline yönelik edimin davacı aleyhindeki takip ve takibe dayalı itirazın iptali davası sonrasında ödendiği bu nedenle sebepsiz zenginleşmenin davacının kalan harici satım bedelini ödemesi sonrasında gerçekleşmiş sayılacağı ve bu nedenle sebepsiz zenginleşmenin meydana geldiği tarih nazara alındığında eldeki dava yönünden 10 yıllık zamaaşımı süresinin henüz dolmadığı açıktır.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacının taşınmaz satım bedelini ödediği tarihte sebepsiz zenginleşmenin meydana gelmiş olacağı, dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.