Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/2152 E. 2018/13301 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2152
KARAR NO : 2018/13301
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

Asıl ve birleşen davada davacılar … ve … ile asıl ve birleşen dosyada davalı … aralarındaki alacak ve hapis hakkı tanınması davalarına dair …… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19/06/2015 tarihli ve 2013/456 Esas 2015/325 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında dairece verilen 05/12/2017 tarihli ve 2016/4793 Esas 2017/17073 Karar sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; ablalarının eski eşi, aynı zamanda teyzelerinin …… olan davalıya ait taşınmazı 1996 yılında şifahi olarak yapılan anlaşma ile 50.000 ……… ödeyerek satın aldıklarını, taşınmazdaki binanın birinci katını davacı …’ın, ikinci katını ise davacı …’un kullandığını, evin eksik kalan kısımlarını kendi imkanları ile yaptırdıklarını, davalıya ……dikleri için bu zamana kadar tapuda adlarına tescil işlemini gerçekleştirmediklerini, ancak davalının kendilerine karşı …… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açtığını, yapılan yargılama sonucunda elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine karar verildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, satım bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değerden şimdilik 10.000 TL ile taşınmaza yapılan 10.000 TL gider olmak üzere toplam 20.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davacılar birleşen davada, halen kullandıkları taşınmazda harici satış bedeli ve yapılan masraflar kendilerine ödeninceye kadar hapis hakkı tanınmasını talep etmişlerdir.
Davalı; 40 yıldır ……da yaşadığını, ara sıra……’ye tatile geldiğini, maliki olduğu taşınmazda 1985 yılında 2 katlı ev yaptırdığını, gerek evin korunması gerekse yardım amacıyla eşinin kardeşleri olan davacıların oturmasına müsaade ettiğini, iddia edildiği gibi taşınmazı davacılara satmadığını, davacıların eve yaptıklarını ileri sürdükleri giderleri kabul etmediğini, davacıların bir zararlarının olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu, ancak hukuki ilişkinin değeri itibariyle iddialarını yazılı delille ispat edemeyen davacıların yemin deliline de başvurmayacaklarını bildirdikleri, ilave inşaat ve faydalı masrafların iadesine ilişkin talep yönünden ise davacıların dava konusu taşınmazı halen kullanmaya devam ettikleri, birleşen davada ise hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen hüküm, tarafların (davacı tarafça satış bedeline hasren) temyizi üzerine Dairemizin 05/12/2017 tarihli ve 2016/4793 Esas 2017/17073 Karar sayılı ilamıyla:
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; asıl ve birleşen dava davacılarının tüm, asıl ve birleşen dava davalısının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Asıl davada dava açılırken dava değeri 20.000 TL gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Asıl dava reddedildiğinden davalı tarafa söz konusu miktar üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir…)
Gerekçesiyle davalı yararına düzeltilerek onanmış, anılan ilama karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Düzeltme isteminde ileri sürülen sebeplerin bir bölümü HUMK’nun 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından, davacı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, şifahi olarak düzenlenen taşınmaz satım sözleşmesiyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir,
Bilindiği üzere, bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir.
Öte yandan, bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden (maddi anlamda) kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de, çoğu kez o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesini gerektirir. Gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu hallerde, bir başka anlatımla hakimi hüküm vermeye hukuken zorlayan gerekçenin var olduğu durumlarda, gerekçenin de kesin hüküm, kesin veya güçlü delil teşkil edeceği öğretide ve yargısal uygulamalarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında …… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası incelendiğinde; davacı …’ın kayden maliki olduğu (satım sözleşmesinin konusunu oluşturan) binayı bir süre akrabaları olan davalılar … ve …’a oturmaları için verdiğini, daha sonra evi tahliye etmelerini istediğini, ancak davalıların evi boşaltmadıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesi istemiyle dava açtığı, davalıların davacının dava konusu evi haricen kendilerine sattığını, işgalci olmadıklarını savunarak davanın reddini istedikleri, davaya bakan mahkemece verilen 16/07/2013 tarihli ve 2012/143 Esas 2013/428 Karar sayılı ilamda; (…davacının eşi ile davalıların kardeş oldukları, davalıların kullanımında bulunan 512 ada 7 …… sayılı taşınmazın malikinin davacı olduğu, yaklaşık 20 yıldır dava konusu taşınmazı harici satış sözleşmesine istinaden davalıların kullandığı, dava tarihine kadar davalıların bu taşınmazı, satım sözleşmesine duyulan …… çerçevesinde kullanmaya devam ettikleri, evde bir kısım tadilat işlemleri yaptıkları, ancak taşınmazın devrinin gerçekleşmediği, tapuya kayıtlı taşınmazların satışının ise resmi şekilde yapılmadığı sürece geçersiz olduğu anlaşıldığından davacının müdahalenin meni talepli davasının kabulüne karar verilmiş ancak davalıların harici satım sözleşmesine duyulan …… sebebiyle taşınmazı kullanmaya devam etmeleri ve davanın açılmasından önce davacının davalılara taşınmazdan çıkmaları yönünde herhangi bir ihtarda bulunmadığı anlaşıldığından ecrimisil tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir..) gerekçesiyle elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin ise reddine karar verildiği, hükmün davalıların temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 2013/21662 Esas 2014/10570 Karar sayılı ilamı ile onandığı, karar düzeltme yoluna başvurulmayan hükmün iş bu dava devam ederken 09/09/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
…… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli davada, 512 ada 7 …… sayılı taşınmazın kayıt maliki olan davacı tarafından davalılara haricen satıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, anılan hüküm (ve gerekçesi) iş bu davada (konusu farklı olsa da) güçlü delil teşkil eder. Böyle bir delilin aksinin de aynı kuvvette başka bir delille kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davalı … tarafından, güçlü delil teşkil eden bu davanın aksini kanıtlar bir delil ileri sürülmemiştir.
Bu durumda; davacılar … ve … tarafından, satım sözleşmesi ve bu sözleşme ile kararlaştırılan satış bedelinin ödendiği yönündeki iddia güçlü delil ile ispatlanmıştır. Ne var ki, davacılar, satış bedelinin 50.000 DM olduğu yönündeki iddialarını ispat edememişlerdir.
Hal böyle olunca, mahkemece; bilirkişi görüşüne başvurulmak suretiyle, öncelikle arsa vasfındaki taşınmazın üzerinde davalı tarafından yaptırılan bina da gözetilerek sözleşmenin yapıldığı 1996 yılındaki değerinin belirlenmesi, sonrasında bu bedelin ifanın imkansız hale geldiği elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının açıldığı tarih itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ………, ……… kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün tespit edilmesi ve istemle bağlı kalınarak bu bedelin davacı tarafa iadesine karar verilmesi gerekirken, satım sözleşmesinin ispat edilemediği gerekçesiyle istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bu gerekçe ile davacı taraf yararına bozulması gerekirken, zuhulen davalı yararına düzeltilerek onandığı bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından; Dairemizin 05/12/2017 tarihli ve 2016/4793 Esas 2017/17073 Karar sayılı ilamının kaldırılarak kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 05/12/2017 tarihli ve 2016/4793 Esas 2017/17073 Karar sayılı düzelterek onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeler ile davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 25/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.