Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/2067 E. 2018/11984 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2067
KARAR NO : 2018/11984
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

Davacı … ile davalı …aralarındaki tazminat davasına dair … 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10/04/2014 tarihli ve 2012/685 E. – 2014/127 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 21.12.2017 tarihli ve 2017/16797 E. – 2017/17986 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; 28/08/2012 tarihinde orman yangını çıktığını, yangının enerji nakil hattının altındaki ağaçlardan çıktığının tespit edildiği, olayla ilgili suç tutanağı düzenlendiğini, idarenin zarara uğradığını, davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 28.557,67 TL’nin olay tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; olay nedeniyle sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yeterli delil olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2017/16797 esas 2017/17986 karar sayılı 21/12/2017 tarihli ilamıyla onanmasına karar verilmiş, onama ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklandığı iddia olunan yangın nedeniyle, maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağını kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.
Buna göre, elektrik iletim direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, elektrik iletim direklerinin sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266.maddesinde hakimin bilirkişiye başvurması gereken haller; çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren haller olarak düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun’un 281.maddesinde mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da isteyebileceği ve gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği ayrıca 282. maddesinde de hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği açıklanmıştır.
Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; 28/08/2012 tarihinde çıkan yangın nedeniyle suç tutanağı düzenlendiği, tutanağa göre; yangının çok şiddetli rüzgar esmesi sonucu sahadan geçmekte olan enerji nakil hattındaki tellerin rüzgarın etkisi ile birbirine çarparak kıvılcım oluşturduğunu ve enh hattındaki tellerden çıktığının belirtildiği, tespit dosyası bilirkişi heyeti raporuna göre; enerji nakil hattı altındaki ölü örtü ve diri örtünün temizlenmesi gerekirken temizlenmediği, yangının çıkış ve yayılışını kolaylaştırdığı, enerji nakil hattının havaların ısınması ile genleşerek aşağıya doğru sarkması veya rüzgarla hattın meşe ağacı ile ark yapması nedeniyle çıkıp yayıldığının tespit edildiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi heyeti raporunda ise; keşif tarihi ile 15 aylık sürenin geçtiği, yangın tarihi itibariyle iletkenlerin yere en yakın olduğu tarihe rastladığı, mevcut elektrik şebekesine ait elektrik arkından dolayı olmadığı görüşünün bildirildiği görülmektedir.
Olaya ilişkin koordinatör mühendis hakkında yapılan ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporunda ise; yangının alçak gerilim direği çevresinde ve iletkenlerin birbirine değmesi sonucu çıkan arkın yere düşerek arazide bulunan temizlenmemiş bitki örtüsünü tutuşturması sonucu meydana geldiğinin değerlendirildiği, yargılama sonunda sanık hakkında, yangının ağustos ayında meydana gelmiş olması, aşırı sıcaklar sebebiyle iletkenliğin normalden fazla genleşmesi ve olay günü meteoroloji raporuna göre havanın rüzgarlı olması sebebiyle tellerin birbirine dokunmasıyla yangının çıktığı belirlendiğinden olayda sanığa kusur atfedilemeyeceğinden beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu yangının çıkış nedenine ilişkin alınan bilirkişi raporları ve tutanaklarda enerji nakil hatlarıyla ilgili değerlendirme yapıldığı, ceza davasında da suçun işlenmediği husunda kesinlik bulunmayan beraat hükmünün görülmekte olan dava yönünden bağlayıcı olmadığı, davalının da kusursuz sorumluluğu dikkate alınmadan hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde; mahkemece yapılacak iş; ceza dosyasındaki delil yetersizliğine yönelik beraat kararının bağlayıcı olmadığı dikkate alınarak; uzman elektrik bilirkişilerinin de içinde bulunduğu, bilirkişi kurulundan(3) olay tarihindeki mevzuat ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereği rapor alınarak, öncelikle yangının çıkış nedenini duraksamaya yer bırakmayacak ve tüm çelişkileri giderecek şekilde tespit etmek ve davalının yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı konusunun net olarak belirlenmesinden sonra hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2017/16797 esas 2017/17986 karar sayılı 21/12/2017 tarihli onama kararının kaldırılarak, … 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/685 esas 2014/127 karar sayılı 10/04/2014 tarihli mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçelere göre, BOZULMASINA 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.