Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2018/2004 E. 2019/7003 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2004
KARAR NO : 2019/7003
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; … adına kayıtlı taşınmazın 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi gereğince, 24/10/2010 tarihli ihale ile yıllık 9.000,00 TL bedelle 5 yıl süreyle davalıya kiraya verildiğini, ilk yıla ait birinci dönem kira bedelinin ödendiğini ve yer tesliminin yapıldığını, kalan kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kira sözleşmesinin feshedileceğinin davalıya bildirildiğini, buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşmenin davacı Hazine tarafından feshedildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödenmeyen kira bedelleri ile bir yıllık kira bedeli karşılığı tazminat bedeli( cari yıl kira bedeli ) toplamı olan 28.191,12 TL nin vade tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece; taraflar arasında yazılı kira sözleşmesinin düzenlendiği ve taşınmazın davalıya teslim edildiği, davalı tarafından kira bedellerinin ödendiğinin ispat edilemediği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda ödenmeyen kira bedeli toplamının 17.683,09 TL olarak hesaplandığı, TBK’nın 346. maddesi uyarınca cezai şarttan davalının sorumlu olmadığı, kira bedellerinin 15 gün içinde ödenmesine dair davalıya 07/03/2013 tarihinde ihtarat yapıldığı, ancak verilen süre içerisinde ödeme yapılmayarak bu süre sonunda davalının temerrüde düştüğü gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 17.683,09 TL nin 23/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kira ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Temerrüt (gecikme) faizi; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir (Nami Barlas, Para Borçlarının İfasında Borçlunun Temerrüdü ve Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar, İst.1992, s.127 vd.).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. (TBK 117. madde) Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde; ” Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 1,40 oranında gecikme zammı tatbik olunur. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ” Temerrüt Faizi” başlıklı 120. maddesinin 1. fıkrasında; ” Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.”, 2. fıkrasında ise ; ” Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. ” hükümlerinin , 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında; ” Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76. faize ilişkin 88. temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Bununla birlikte; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 8/1 maddesinde; “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenebilir. ” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; taraflar arasında 19/01/2011 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 3. maddesinde; ilk yıl kira bedelinin 9.000,00 TL olduğu, takip eden yıllar kira bedelinin ise bir önceki yılın aynı ayına göre ÜFE oranında artırılacağı, yıllık kira bedelinin üçer aylık dönemler halinde peşin olarak tahsil edileceği, vadesinde ödenmeyen kira bedellerine, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesi gereğince belirlenen oranda gecikme zammı uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; her bir kira alacağına, sözleşmede kararlaştırılan vade tarihlerinden itibaren dava tarihine kadar gecikme zammı hesaplanmış olup, 17.683,09 TL kira alacağı ile 4.585,94 TL gecikme zammının talep edilebileceği belirtilmiştir. Buna rağmen mahkemece, sözleşmeye aykırı olacak şekilde, temerrüt tarihi belirlenip, bu tarihten itibaren 17.683,09 TL toplam kira alacağına yasal faiz işletilmek suretiyle karar verildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, tarafların hür iradeleri ile kararlaştırdıkları sözleşme şartlarının geçerli olduğu, tarafları bağlayacağı, kira sözleşmesinde ödeme zamanı ve vadesinde ödenmediği takdirde uygulanacak faiz oranının belirlendiği, bu nedenle kira alacağına vade tarihinden itibaren sözleşmede kararlaştırılan faiz oranın uygulanması gerektiği dikkate alınarak, dava konusunun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 3. ve 19. maddeleri gereğince ticari iş olup olmadığı da değerlendirilerek, ticari iş olmadığının anlaşılması halinde faize ilişkin hesaplamanın 6098 sayılı TBK’nın 120. maddesine göre azami oranı geçmeyecek şekilde yapılması; ticari iş olması halinde ise, davaya konu edilen kira bedellerine vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanması suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.