Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/9973 E. 2018/13057 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9973
KARAR NO : 2018/13057
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; murisin 08/07/2013 tarihinde vefat ettiğini, … 1.Noterliğinin 16/07/2012 tarih ve 5009 yevmiye numaralı vasiyetnamesinin … Sulh Hukuk Mahkemesinin 23/10/2013 tarih ve 2013/606 karar sayılı dosyası ile açılıp okunduğunu, kararın kesinleştiğini, dava konusu vasiyetnamede davacı lehine vasiyet edilen … ili … ilçesi … Mahallesi 574 ada 69 parselde kayıtlı 2.kat 5 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.Davalılar; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, … 1.Noterliğinin 16/07/2012 tarih ve 5009 yevmiye nolu vasiyetnamenin tenfizine, vasiyetnameye konu … ili … ilçesi … mahallezi 25 pafta 574 ada 69 parselde kayıtlı 18/330 arsa paylı 2. Katta kain 5 nolu bağımsız bölümün muris adına olan tapusunun iptali ile davacı … TC nolu … adına tapu kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava; vasiyetnamenin tenfizine ve vasiyetnameye konu taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkindir.Vasiyet, genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır. Davaya konu tenfizi istenen vasiyetname incelendiğinde; vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmadığından, vasiyetnamenin tenfizi davasının murisin yasal mirasçılarına karşı açılması gerekmektedir. Davalının temyiz dilekçesine eklediği mirasçılık belgesi incelendiğinde, yasal mirasçılar … ile …’un davada davalı olarak yer almadıkları, hak sahibi oldukları halde taraf teşkili sağlanmadan tescile yönelik hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, vasiyetnameyi yerine getirme görevlisi bulunmadığından, vasiyetnamenin tenfizi talebinin tüm yasal mirasçılara yöneltilmesi gerektiği belirlenmekle; murisin mirasçılık belgesinin onaylı örneğinin getirtilerek, mirasçıları … ile …’un (ve varsa diğer mirasçılarının) davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi uyarınca; vesayet makamı, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışıyorsa ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atar.Davanın; davacı küçük … tarafından, babası … ile davada (1.bend gereği) davalı olarak yer alması gereken annesi …’un velayeten verdiği vekaletnameye istinaden vekili tarafından açıldığı görülmektedir. … davacının yasal temsilcisi olup, aynı zamanda muris …’in mirasçısıdır.Davacının, yasal temsilcisi olan annesi … ile aralarında menfaat çatışması bulunduğundan ve velayeten verilen vekaletnameye istinaden dava yürütülemeyeceğinden davacıya reşit olmadığı sürede TMK’nın 426/2. maddesi uyarınca temsil kayyımı atanması sağlanıp davada bu şekilde temsil ettirilmesi, yargılama sırasında reşit olduğunda ise davada bizzat ya da kendi adına vekalet verdiği avukat tarafından temsili gerekirken, davaya diğer mirasçı annesi tarafından velayeten verilen vekaletnameye istinaden devam edilmesi ve hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Hukuk Genel Kurulu’nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti içindir. Bu tesbit başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamaz. Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini istemesi gerekir (TMK.md.600).Vasiyetnamenin tenfizi ve taşınmazın lehine vasiyet edilen davacı adına tescili için vasiyetnamenin açılıp okunması, tüm mirasçıların vasiyetnameyi itirazsız kabul etmesi veya 1 yıllık hak düşürücü süre içinde vasiyetnamenin iptali ya da tenkis davası açılmış ise sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtilerek dava dosyası içerisine konulmalıdır.Somut olayda tenfizi istenen vasiyetnamenin, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 23/10/2013 tarih ve 2013/606 E., 2013/787 K.sayılı dosyası ile açılıp okunduğunun tespitine karar verilmiş ise de, gerekçeli kararın bir kısım mirasçılara tebliğe çıkarıldığı ve kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.6100 sayılı HMK’nun 115/2. maddesi Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesini içermektedir.Düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
O halde mahkemece; vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesi bekletici mesele yapılarak, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtildikten sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.