Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/9754 E. 2018/12017 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9754
KARAR NO : 2018/12017
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı nezdinde abone olmakla birlikte, …numaralı sayacın kendisine ait olmadığını, davalının kaçak gaz kullandığı iddiası ile aleyhinde 14.000,00TL tutarında fatura tahakkuk ettirdiğini, kaçak tüketimde bulunmadığını ileri sürerek, 14.000,00 TL tutarındaki borcun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının kaçak kullanımda bulunduğu davacı aleyhine tahakkuk ettirilen faturanın tarife ve yönetmelik hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak doğalgaz kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen faturadan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; yargılama sırasında aynı bilirkişilerden 3 adet rapor alındığı, alınan raporlar arasında hesaplama yöntemi ve sonuca dair çelişkilerin olduğu, mahkemece son alınan 28/09/2015 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu ancak, belirtilen rapora itibar edilme gerekçesinin yetersiz olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları çelişkili olup, çelişki giderilmeksizin karar verilmiştir.
Hâl böyle olunca, mahkemece; öncelikle ihtilaflı dönem bakımından uygulanması gereken Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve kanuna dayalı olarak çıkartılan ilgili yönetmelik belirlenerek, yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman üçlü bilirkişi kuruluna verilmesi, yürürlükteki mevzuat hükümleri gözetilerek, kaçak kullanımın mevcut olup olmadığının belirlenmesi ve buna göre tüketim miktarı ve bedelinin tam olarak açıklanması ile raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.