Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/928 E. 2018/11470 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/928
KARAR NO : 2018/11470
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; …Köyü hudutları içinde tarafların ortak murisi …’a ait bulunan bir taşınmazın iştirak halinde mülkiyet esaslarına tabi iken, kadastro çalışmalarında sehven davalıların murisi… adına 142 ada 7 parsel olarak tespit gördüğünü, tapuya kayıt ve tescil edildiğini, açılan dava ile davalılar adına olan tapunun iptaline karar verilmiş ise de, taşınmazın bulunduğu yerin ve çevresinin davalıların murisi olan İbrahim’in mülkü imiş gibi istimlaka tabi tutulduğunu, bu istimlak sonucu mahkemece belirlenen toplam 63.711,81 TL bedel karşılığı taşınmazın dava dışı DSİ adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, davalıların belirtilen bu bedeli bankadan çekerek uhdelerine geçirdiklerini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, davacıların miras payları oranında bedelin tahsil tarihine kadar geçecek zamanda işlemek üzere yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı sundukları dilekçeler ile; davacıların dava dilekçesinde talep etmiş oldukları paylarına düşen toplam 13.270,00 TL’nin kendi paylarına düşen kısmını ödemeyi kabul ettiklerini, ancak vekalet ücreti ve yargılama giderlerini ödemeyi kabul etmediklerini, davacılarla yapmış oldukları görüşmeler esnasında 13.270,00 TL’yi ödemeyi kabul etmelerine ve kendilerinden hesap numarası istemelerine rağmen, davacıların herhangi bir hesap numarası istemelerine rağmen, bedelin ödenmesi konusunda da bir yaklaşımda bulunmadıklarını, davacıların davayı kötü niyetli olarak açtıklarını beyan ederek talep edilen yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacının açılmasına sebebiyet vermedikleri için davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; kamulaştırma yapılacak taşınmazın malikinin tespiti kamulaştırma yapacak idarenin sorumluluğunda olduğu, bu durumda davacıların kendilerinin olduğunu iddia ettikleri taşınmazın kamulaştırma bedelinin tahsiline yönelik davalı tarafa bir dava tevcih edemeyecekleri, davalıların ancak taşınmazın mülkiyetine yönelik davalarda davalı olabileceği, dosyaya konu davada davalıların hasım olamayacağı gerekçesi ile davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nun 33.maddesi uyarınca “Hakim,Türk Hukukunu re’sen uygular”.
Aynı kanunun 31.maddesi hükmü gereğince; davanın hukuki niteliğini belirlemek ve davayı aydınlatmak görevi hakime aittir. Buna göre davadaki iddia, davacının talebine münhasır olup, belirtilen madde hükümleri gereğince hukuki nitelendirme hakime aittir.
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Somut olayda davacılar; kök murislerinin maliki olduğu taşınmazın kadastro tespiti sırasında sehven davalıların murisi adına tescil edilmesi nedeni ile, taşınmazın istimlak bedelinin davalılar tarafından tahsil edildiğini iddia ederek, kendi miras paylarının davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.
Bu hali ile dava; TBK’nun 77-82 (BK’nun 61-66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hukuki sebebinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece; yanılgılı değerlendirme ile hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülüp, yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de, somut olayda; davalılardan her birinin davacıların talep ettikleri bedelleri ödemeyi kabul ettiklerinin mahkemece göz ardı edilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.