Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/8961 E. 2018/10569 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8961
KARAR NO : 2018/10569
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiştir.
Davanın niteliği gereği duruşma isteğinin reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava konusu taşınmazın tamamı davalı adına kayıtlı iken 27.08.2010 tarihinde 1/2 hissesini davalıdan satın alarak taşınmazın 1/2 hissesinde malik olduğunu, akabinde 01.11.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli sözleşme ile bahsedilen bölümün davalıya kiraya verildiğini, son ödenen kira bedelinin aylık 2.450.-TL olduğunu belirterek emsalleri karşısında çok düşük kalan kira bedelinin 01.11.2014 tarihinden itibaren aylık 10.000.-TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dava konusu taşınmazın aylık kira bedelinin 01.11.2014 tarihinden itibaren brüt 11.000.-TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yargılamanın açıklığı ilkesi kabul edilmiştir. Yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün verilmesi, tefhimi ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı hususları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Aynı yasanın 298/2. maddesinde de, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi prensip olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla; hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil kurulması gerekmektedir.
Somut olayda; mahkemece verilen kısa kararda, “davanın kısmen kabulü ile, hak ve nesafet indirimi de yapılarak 01.11.2014 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin brüt 12.500.-TL olarak belirlenmesine” karar verilmiş; gerekçeli kararda ise, yazım hatası yapıldığı belirtilerek kısa kararla gerekçeli karar arasında davalı yönünden çelişkili bir durum yaratılmıştır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması halinde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılacaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı ifade edilmiştir. Bu itibarla, gerek anılan yasal düzenlemeler gerekse İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hükmün bozulması gerekmiştir.
2-) Kabule göre ise, davalının kira bedeline yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasında 01.11.2010 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan tapu kayıt örneğinin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin 27.08.2010 tarihinde davalı tarafından davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda “… Kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri ve rayiçler göz önünde tutulduğunda mecurun tamamının yeniden boş olarak kiraya verilmesi durumunda hak ve nesafet kuralları çerçevesinde 01.11.2014 tarihinden itibaren aylık brüt 12.500.-TL kira getirebileceği ” belirlenmiştir. O halde Mahkemece ; dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin davacıya ait olduğu gözetilerek kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taşınmazın tamamı için bilirkişiler tarafından belirlenen bedel esas alınarak hüküm kurulması da doğru değildir.
3-) Bozma nedenine göre davalının yukarıdaki bentlerde belirtilenler dışında kalan diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.