Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/8833 E. 2019/4805 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8833
KARAR NO : 2019/4805
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, görevsizlik yönünde verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalının kendisine ait evde kiracı olarak oturduğunu, kira borçlarını ödemediği için girişilen takibe itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 14/09/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde, davacının talep ettiği kira bedelini ödediğini, bu konuda tanıkları bulunduğunu, davacı tarafa güven duyduğu için ödemelere dair yazılı belge almadığını belirtmiş; daha sonra vekili aracılığıyla sunmuş olduğu 28/10/2015 havale tarihli beyan dilekçesinde ise kiracı sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmamaktadır. Bu nedenle, görev hususunun mahkemenin her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) nazara alınması gerekir. (HGK. nun 29.3.1995 gün ve 1994/14 – 855 E, 1995/242 K. sayılı ilamı; Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 Baskı, Cilt 5, sayfa 4786-4791 vd.)
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 Sayılı HMUK’dan farklı olarak bu düzenlemede miktar ayırımı
yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiştir. Bununla birlikte kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer.
Dosya kapsamına göre, davalının, 14/09/2015 tarihinde Mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde kira sözleşmesinin varlığını kabul eder şekilde kira bedelini ödemiş olduğuna dair savunması dikkate alındığında taraflar arasında kira ilişkisinin bulunduğu ispatlanmış kabul edilmelidir. Buna göre Mahkemece davacının kira ilişkisinden kaynaklanan talebinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.