Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/8808 E. 2019/5227 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8808
KARAR NO : 2019/5227
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde özetle; dedesi olan dava dışı …’in toptancı halinden kiraladığı dükkanın kullanım haklarını varisleri arasında başlaştırdığını, buna dair sözleşme düzenlendiğini, kendisine devredilen kiracılık hakkını davalının devralması için 50.000 TL bedel ödenmesi hususunda anlaşıldığını, o bedel ödenene kadar da davalının kira ödemeyi kabul ettiğini ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek aylık 500 TL kira bedelinin ve 50000 TL bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.,
Davalı, süresinde cevap dilekçesi sunmamış, beyanlarında davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tanık beyanları da gözetilerek sözleşmede aylık 500TL kira bedeli kararlaştırılması ve davalının parayı ödediğine dair yazılı delil sunamaması nedeniyle savunmasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Uyuşmazlık, davacı tarafından kira bedeli olarak davalıya ödenmesi gereken bedelin tahsiline yönelik olduğundan kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
O halde; mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. Madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.