Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/8153 E. 2019/4133 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8153
KARAR NO : 2019/4133
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalının … adresindeki dükkanda kiracı olarak bulunduğunu, tarafların aralarında yapmış oldukları sözlü kira sözleşmesine göre mecurun kira bedelinin 2010 yılı için aylık 200,00 TL, 2011 yılı için aylık 250,00 TL, 2012 yılı için aylık 300,00 TL, 2013 yılı için aylık 350,00 TL olarak belirlendiğini, davalı tarafın 30/01/2010 tarihinden bu yana kira bedelini ödemediğini, bu sebeple aleyhine başlatılan takibe de haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve tahliyeye karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasına konu olan ” … Safranbolu/Karabük” adresinde bulunan işyerinde kiracı olarak bulunmadığını, icra takibine konu olan işyerinde … ‘ın bulunduğunu, tarafının herhangi bir ilgisi bulunmadığını, borçluların takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, duruşma gün ve saatini içerir meşruhatlı davetiyelerin dava konusu taşınmaza ait adreste davalının bizzat kendisine yapıldığı, icra dosyasında ödeme emri tebligatının da dava konusu taşınmazda davalının çalışanı … imzasına yapıldığı, Safranbolu Vergi Dairesi müzekkere cevabında davalı tarafından dava konusu taşınmazda kiracı olduğu iddia edilen … ‘ın işyeri adresi olarak “… ” adresinin bildirildiği, dava konusu taşınmazın ise ” … Safranbolu/Karabük” adresinde bulunduğu, davalının delil olarak dosyaya ibraz ettiği … adına düzenlenmiş elektrik faturasının, dava konusu taşınmaza değil “… Safranbolu” adresine ait olduğu, duruşma esnasında dinlenen her iki tanığın da davalının dava konusu taşınmazda kiracı olarak cam ve plastik doğrama işi ile uğraştığını beyan ettiği, Safranbolu Vergi Dairesi müzekkere cevabı ekinde yer alan yoklama fişinin davalı ile yapılan görüşme neticesinde davalının beyanı üzerine düzenlendiği, yoklama esnasında davalının kiralanan mecurda bulunduğu ve bu doğrultuda davalının dava konusu taşınmazı kiracı olarak kullandığı ve taraflar arasında kiracılık ilişkisinin bulunduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine itirazın iptali ile takibi devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlık; davacının ileri sürdüğü şekilde taraflar arasında kira ilişkisi bulunup bulunmadığı, kira ilişkisi bulunması halinde ise kira bedelinin ne kadar olduğu noktalarındadır.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacının talep ettiği yıllık kira miktarı HMK’nın 200. maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise davacı kira bedelini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Yazılı delille kanıtlanmadığı takdirde ise davalının kabulünde olan miktar var ise bu miktar esas alınmalıdır. Yine davalıda aynı koşullar altında yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda kira borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispat etmelidir. Yıllık kira bedelinin senetle ispat sınırının altında olması halinde ise davacı tanık deliline dayanabilmekle birlikte yukarıda da belirtildiği üzere hem kira sözleşmesnin varlığını hem de kira bedelini ispat yükü altındadır.
Somut olayda davacı sözlü kira sözleşmesi uyarınca davalının ödemesi gereken kira bedelinin 2010 yılında 200 TL, 2011 yılında 250 TL, 2012 yılında 300 TL, 2013 yılında ise 350 TL olduğunu iddia etmiş, davalı tarafça kira ilişkisi bulunduğu kabul edilmemiştir. Davacının iddiası doğrultusunda yıllık kira bedeli dava tarihinde senetle ispat sınırının üzerinde olduğundan yazılı delille ispat yükümlülüğü söz konusu olup , HMK m.202 uyarınca iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilen belge delil başlangıcı sayılır ve yazılı delille ispatı gereken bir hukuki işlemin söz konusu olduğu hallerde delil başlangıcı da bulunmadığından tanık beyanına dayanılarak ispat edilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte dinlenen tanık beyanları da kira ilişkisinin varlığını ispata yeterli olmadığı gibi, kira ilişkisi kabul edilse dahi kira bedelinin ispatına yönelik beyanları olmamıştır. Davacı asil de duruşmadaki beyanında davalı şahısla o güne kadar hiç görüşmediğini, kendisini duruşma salonunda ilk defa gördüğünü, davalının kiracısı olup olmadığını da bilmediğini beyan etmiştir. Tüm bu açıklanan nedenlerle davacı tarafça kira ilişkisi ve kira bedeli ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.