Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/8021 E. 2019/4132 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8021
KARAR NO : 2019/4132
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, dava dilekçesinde özetle; … Noterliği nezdinde … ve Piramit Turizm İnşaat Gıda Organizasyon Otomotiv Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti. arasında 24.07.2002 ve 28.04.2004 tarihleri arasında iki adet kira sözleşmesi imzalandığını, ilgili sözleşmeleri müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, söz konusu her iki sözleşmede de kefaletin şartları gerçekleşmediği için bahsi geçen sözleşmelerdeki borçlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını ve davalının mevcut sözleşmeler ile … İcra Müdürlüğünün 2002/2579 esas, … esas sayılı dosyalar ile takibe konulan borçların da kira sözleşmeleri sona erdikten sonraki dönemlere ait olmasından dolayı söz konusu borçlardan sorumlu olmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; arsa üzeri havuzlu dükkan vasıflı taşınmazın idareye ait olduğunu, Piramit Tur. İnş. Gıda Organizasyon Otomotiv San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti ile arasında … Noterliğince düzenlenen 12/07/2000 tarih ve 27718 sayılı kira sözleşmesi ve 24/07/2002 tarih, 18089 sayılı kira sözleşmesi ile yine Beyoğlu 21. Noterliğince düzenlenen 28/04/2004 tarih ve 10290 sayılı kira sözleşmesi ve ekinde bulunan taahhütname ile davacı … Bozkut’un müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını belirterek davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu söz konusu kira sözleşmeleri tamamen mevzuata uygun olarak tanzim edildiğinden haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Türk Borçlar Kanununun 583. maddesinde yer alan “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmü doğrultusunda davaya konu sözleşmelerde müteselsil kefil olan davacının el yazısı ile bu durum belirtilmediğinden kafalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu düşünülse bile, son işlem tarihinden sonra her iki dosya kapsamında da 1 yıl içinde işlem yapılmadığından dosyaların işlemden kaldırılmasıyla takip yenilenmediği için kefaletten kaynaklanan takip borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yapılan sözleşmeler 24.07.2002 ve 28.04.2004 tarihli olup davalı tarafça müşterek ve müteselsil kefil ibaresinin altı imzalanmıştır. Davacı tarafından davalı kiracı ve kefiller hakkında 2002 yılında başlatılan takibe ilişkin icra dosyasının imha edildiğinden mahkemeye gönderilmediği, İstanbul 19. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasının ise 01/12/2004-30/09/2005 arası 10 aylık kira alacağına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Kira sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlük tarihinden önce imzalanmış olup, imzalanma tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanun’unun 484.maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılması, kefaletin sözleşme süresi boyunca geçerli olacağı ve takibe konu edilen kira alacağının bir kısmının kefilin sorumlu olduğu dönem kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.