Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/7920 E. 2019/4553 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/7920
KARAR NO : 2019/4553
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının, … isimli otelin işletmecisi olduğunu, kendisinin de otel içi market işletmeciliği yaptığını, davalı ile 01.04.2013 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi imzaladıklarını, 01.04.2013-31.03.2014 arası yıllık kira bedeli olarak 138.000 EURO, 01.04.2014-31.03.2015 arası yıllık kira bedeli olarak 143.000 EURO kararlaştırdıklarını, kira ödemesinin, sözleşmede belirlenen vade tarihlerinde, belirtilen miktardaki çeklerle yapılacağının kararlaştırıldığını, ilk yıla ait çeklerin davalı tarafından tahsil edildiğini ancak kendisinin ikinci yıla ait çekleri ayarlayamadığını, davalı ile yaptığı görüşmeler sonucu 143.000 EURO bedelli 14.12.2012 tarihli bir senet düzenleyerek teminat olarak davalıya verdiğini, davalının ise kendisine teminat olarak verilen çeki takibe koyduğunu, icra takibi başladıktan sonra davalı ile yapılan görüşmede davalının tahliye istediğini ve kendisinin mecuru 27.03.2014 tarihinde tahliye ettiğini, bunun üzerine davalı tarafça yeni bir kiracı ile sözleşme yapıldığını, böylece kira sözleşmesinin 2. yılı ile alakalı verilen teminat senedinin bedelsiz kaldığını ileri sürerek, Ankara 30.İcra Müdürlüğünün 2014/5647 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve senedin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ve yargılama sırasındaki beyanları ile özetle; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesine göre davacının ileri sürdüğü iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, tahliyeden önce müvekkiline bildirimde bulunulmaması nedeniyle davacı tarafın kira bedellerinden sorumlu olduğunu, ayrıca sözleşmenin feshedilmesi durumunda sözleşme süresinin sonuna kadar olan kira bedellerinin ödenmesinin kabul ve taahhüt edildiğini, ayrıca davacının kendi dava dilekçesinde dahi kira bedellerinin vadesinde ödenmediğinin ikrar edilmiş olduğunu, davaya konu senedin kira bedeline karşılık verilen bir senet olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın dava konusu bonoyu imzaladığını ve bu bononun 2. dönem kirasına ilişkin olarak alındığını inkar etmediği, bu bononun teminat bonosu olduğunu iddia ettiği, bununla birlikte, dava konusu edilen bononun teminat bonosu olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmadığı ve bonoda da böyle bir ibare yer almadığı, bu bononun teminat bonosu olduğunu ispatlama yükümlülüğünün davacıda olduğu ancak bononun teminat bonosu olduğunun da ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı; davaya konu 14.12.2012 keşide, 18.02.2014 vade tarihli, 143.000 EURO bedelli senedin kira sözleşmesinin 2. dönemine ait kira bedelinin teminatı amacıyla verilen teminat senedi olduğunu ileri sürmüş, davalı da 05.02.2015 tarihli duruşmadaki beyanında bu senedin kira bedeline karşılık verilen bir senet olduğunu belirmiştir. Böylece tarafların beyanı birbirini doğrulamakta ve senedin 2. dönem kira bedelline karşılık verilen teminat senedi olduğu anlaşılmaktadır. Keza; davalının, iş bu senedin kira bedeli dışında başka bir sebeple verildiğine dair bir savunması da bulunmamaktadır.
O halde mahkemece; davaya konu senetle teminat altına alınan herhangi bir kira alacağı olup olmadığı hususunda usulune uygun yargılama yapılarak sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.