Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/7600 E. 2019/3812 K. 25.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/7600
KARAR NO : 2019/3812
KARAR TARİHİ : 25.04.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 01/09/2011 tarihli 1 yıl süreli sözleşme ile taşınmazını davalıya kiraya verdiğini, evi tahliye eden davalının 2012 yılı mart,nisan,mayıs,haziran,temmuz,ağustos kira bedellerini ödemediğini, anılan ayların kira bedelleri için icra takibi yapıldığını, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davasında, depo ve otoparkı kullanamadığını, kiralananın ayıplı teslim edildiğini, sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, 01/03/2012 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, ödediği 3.000.00.-TL depozitonun iade edilmediğini belirterek asıl davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini, 3.000.00.-TL depozitonun tahliye tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir .
Mahkemece, İtirazın iptali davasının kısmen kabulü ile, …İcra Müdürlüğünün 2012/5490 esas sayılı dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile, takibin 6.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere takibin devamına, fazlaya dair talebin reddine, asıl alacak olan 6.000,00 TL.nin %20 oranında inkar tazminatının da davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair inkar tazminat talebinin reddine, davalının kötü niyetli tazminat talebinin reddine, karşı davanın da kısmen kabulü ile, 350,00 TL nin 01.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)İİK. 67/2.maddesi uyarınca; icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötüniyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın mutlaka bir belgeye bağlı olması da şart değildir.

Somut olayda; davacı karşı davalının alacağının miktarı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Diğer anlatımla asıl alacak miktarı likit ve belirli değildir. Mahkemece, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi anılan nedenle isabetli bulunmamıştır.
3-)6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri gereğince, delil tespitinde, “Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir.”
Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
Mahkemece; delil tespiti dosyasında yeralan bilirkişi raporuna yollama yapmakla yetinmiş olan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği, delil tespit dosyasından da bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatım ile delil tespiti dosyasına sunulmuş, karşı yana tebliğ edilmemiş bilirkişi raporunun dayanak alınması, bu raporda hesaplanan zarar miktarının karşı davacının talep ettiği depozitodan indirilmesi isabetli değildir .
Bu durumda, mahkemece; eğer bir zarar verilmiş ise zararın normal kullanımdan mı hor kullanımdan mı kaynaklandığının belirlenmesi, kiracının hor kullanımdan doğan zarardan sorumlu olduğunun değerlendirilmesi için uzman bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı yana tebliğ edilmeyen delil tespiti raporu dayanak alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine , 2. ve 3. bentlerde açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.