Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/7126 E. 2018/13200 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/7126
KARAR NO : 2018/13200
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki …… tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; … 3. İcra Müdürlüğünün 2013/8049 Esas sayılı dosyası ile ……… borcundan dolayı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, süresi içerisinde ödeme emrine yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine davalı tarafça … 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/864 esas sayılı dosyası ile itirazın kaldırılması davası açıldığını, bu davanın aleyhe sonuçlandığını ancak temyiz edildiğinden henüz kesinleşmediğini, ödeme emrine davacılar tarafından yapılan itirazda ödeme emriyle birlikte tebliğ edilmesi gereken takibe dayanak yazılı ……… kontratı suretinin kendilerine tebliğ edilmediğinden kontrat altındaki imzanın davacılara ait olmadığı itirazını zamanında icra dairesine yapamadıklarını, takibe dayanak kontratın karşı tarafça sahte olarak düzenlendiğini, her ne kadar kontrat sahte ise de davalı tarafın icra takibine devam ettiğini ve şirketin banka hesaplarına haciz konularak şirketin ticari faaliyetlerine devam edemez duruma geldiğini, bu nedenlerle takibe dayanak ……… kontratının altındaki imzaların kendilerine ait olmadığının ve dolayısı ile bu kontrata dayalı herhangi bir ……… ilişkisi ve borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının, kendisine ait iş yerini 05/08/2004 tarihinden Kasım 2013 dönemine kadar 9 yılı aşkın bir süre ………cı olarak kullandığını, ……… ilişkisinin ilk olarak 05/08/2004 tarihli 5 yıllık ……… sözleşmesi ile başlayıp 01/02/2009 tarihli 1 yıllık sözleşme ile devam ettiğini, son olarak da takibe konu 05/08/2010 tarihli ……… sözleşmesinin yapılarak ……… ilişkisini devam ettirdiklerini, dayanak sözleşme altındaki imzanın şirket yetkilisi davacı …’e ait olduğunu, nitekim şirket kaşesinin de sözleşmede bulunduğunu, davacıların kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının dava konusu taşınmazda uzun süreden beri ………cı olarak oturduğu, ……… raporlarına göre de ……… sözleşmesinin sahte olduğunun anlaşılamadığı, bu nedenlerden dolayı davacının ……… sözleşmesinin sahte olduğu ve borçlu bulunmadığına dair iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
………ya veren tarafından takibe dayanak yapılan 05.08.2010 başlangıç tarihli, bir yıl süreli ……… sözleşmesinde ……… bedeli aylık 3.600,00TL olarak belirlenmiş olup 25.10.2013 tarihinde davacılar aleyhinde başlatılan icra takibi ile de aylık 3.600,00 TL ……… bedeli üzerinden ödenmeyen 2013 yılı …… ayları arası toplam 28.800,00 TL asıl alacağın faiziyle birlikte tahsili istenmiştir. Her ne kadar Mahkemece davacıların ……… sözleşmesinin sahte olduğunu ve borçlu bulunmadığına dair iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya içerisinde mevcut ……… Kurumunda alınan raporda, dayanak sözleşmedeki mevcut imzanın basit tersimli olması ve önemli tanı ve yazı unsurları içermemesi nedeniyle davacı …’ün eli ürünü olduğu ya da olmadığı konusunda bir tespite gidilemediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davayı ispat yükünün kimde olduğu önem arzetmektedir.
Kural olarak, bir davada davacı iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Ancak menfi tespit davalarında ispat yükü yer değiştirmiştir. İspat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı, ………ya veren olduğu iddiası ile davacılar hakkında, ……… alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatmış olduğuna ve davacı tarafça ……… ilişkisine karşı konulduğuna göre davalı, taraflar arasında ……… ilişkisi bulunduğunu, ……… miktar ve alacağını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalının talep ettiği ……… miktarı dikkate alındığında davalı iddiasını ancak yazılı belge(kesin deliler) ile kanıtlayabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. sayılı ve 07.10.2009 gün 2009/12-382 E., 2009/415 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, …… ve …… yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Bu nedenlerle Mahkemece alınan bilirkişi raporu, yeterli nitelikte olmadığından hükme esas alınamayacağı açıktır. ……… Fakültesinden konusunda uzman olan 3 kişilik bilirkişi kurulundan apor alınarak ……… sözleşmesindeki imzanın davalı/………ya verenin eli ürünü olup olmadığı tespit edilmelidir. Mahkemece yukarıda açıklanan yönleri içermeyen genel ifadeli ve kesin ve bağlayıcı olmayan bilirkişi raporuna itibar edilmesi ayrıca davacıların konuyla ilgili şikayette bulunduklarını bildirdikleri ilgili savcılık dosyasının da değerlendirilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.