Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/6666 E. 2019/2764 K. 01.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6666
KARAR NO : 2019/2764
KARAR TARİHİ : 01.04.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, dava dilekçesinde özetle; 80 dönüm tarlanın uzun yıllardır davalılar tarafından yıllık kira karşılığı kullanıldığını, malikin hayatını kaybettiğini, mirasçılar tarafından yine davalılara yıllık 20.000.00 TL karşılığı kiralandığını, davalıların bu tarlada 2010 ve 2011 döneminde çeltik üretimi yaptıklarını, buna ilişkin davalılardan …’na ait çiftçilik belgelerini sunduklarını, karşılıklı güvenden dolayı bu anlaşmaların hep sözlü olarak yapıldığını, ödemelerin ise elden gerçekleştiğini, davalıların 2012 yılında tarlada ekim yapmalarına rağmen o döneme ait kira bedelini ödemediklerini, böyle olunca davalılar ile anlaşmayı sonlandırarak söz konusu tarlayı 2013 yılında 24.000 TL’ye tanıklardan ….’ya kiraladıklarını, tahsil edemedikleri bedel için borçlular aleyhine takip başladığını, bu nedenlerle davalıların haksız itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar, cevap dilekçesinde özetle; murisin ölümü sonrası tarlanın davalı … tarafından mirasçılarla anlaşılarak kullanıldığını, …’nin sadece tarlanın yarısını kiralamak istediğini ancak davacıların tamamını kiraladığını,…dışındaki diğer davalıların kirayla hiçbir alakaları olmadığını, 2011 yılına ait çiftçilik blgelerinin 2012 için delil sayılamayacağını, tanığa muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davalıların takip konusu borca ve ödeme emrine itiraz ettikleri ancak kira ilişkisine itiraz etmedikleri anlaşılmakla taraflar arasında kira ilişkisinin varlığı noktasında ihtilaf bulunmadığı, kira miktarını ispat yükünün kiraya verene düşeceği, bir yıllık kira miktarı dikkate alındığında bu ispatın yazılı deliller ile kanıtlanması gerektiği, her ne kadar davacı taraf 11.000.00 TL bedelli bonoyu delil başlangıcı olarak göstermiş ise de delillerinde bu delile dayanmadığı anlaşıldığından iddianın genişletilmesi kapsamında davalı tarafın rızası bulunmadığından bononun delil başlangıcı olarak kabul edilmediği ve delilleri arasında yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle ile senet ile ispat sınırındaki miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar mahkemece icra dosyasına itirazlarında davalıların kira ilişkisine itiraz etmedikleri ve bu nedenle taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu ancak miktar yönünden davacının iddiasını ispat etmesi gerektiği belirtilmiş ise de icra dosyasına itirazlarında davalılar borçları olmadığını bildirmekle kira sözleşmesini kabul etmiş sayılamayacakları gibi itirazın iptali davasında da bu itirazları ile bağlı değillerdir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 200. maddesi gereğince bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle bu miktardan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz . Yine aynı kanunun 203/1-b hükmüne göre işin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat edilebilir.
6098 sayıl Türk Borçlar Kanunun 357. ve devamındaki maddelerinde ürün kirası düzenlenmiş olup 357. maddesine göre ürün kirası; kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir. Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır. Bu oran sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, yerel âdete göre belirlenir .
Mahkemece davaya esas kira alacağına konu kira sözleşmesinin niteliği itibariyle ürün kirası olduğu dikkate alınarak yöresel teammüller gereğince sözleşmelerin sözlü olarak düzenlenip düzenlenmediği ziraat odası ve ilçe tarım müdürlüğünden araştırılarak gerekirse çiftçi kayıt sistemi kayıtları da getirtilip kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı ve kira bedeli, ispat kuralları çerçevesinde araştırılarak her bir davalı bakımından kira sözleşmesinin ve kira bedelinin kanıtlanması üzerinde durulması, TBK nun ürün kirasına ilişkin 367. maddesinde yer alan “Belirli süreli kira sözleşmesi, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Ancak, tarafların örtülü olarak sözleşmeyi sürdürmeleri hâlinde, aksi kararlaştırılmadıkça, kira sözleşmesi birer yıl için yenilenmiş sayılır. Yenilenen kira sözleşmesi yasal bildirim süresine uyularak, her kira yılının sonu için feshedilebilir.” hükmü de dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi , kabule göre de kira bedeli senetle ispatlanamadığı takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekirken senetle ispat sınırının altında kalan miktar bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.