Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/5651 E. 2019/541 K. 24.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5651
KARAR NO : 2019/541
KARAR TARİHİ : 24.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılara ait dükkan ve daireyi davalı murislerinden kiraladığını, kira bedelini peşin olarak ödediğini, davalıların taşınmazı 3. kişiye sattığını, yeni malikin taşınmazları tahliye ettirdiğini ileri sürerek, peşin ödenen 52.126 TL kira bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili; malik sıfatının kendilerinde olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı …’ ye usulune uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilememiş, bu davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Mahkemece; davalı … yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ile karar tarihinden sonra vefat eden davalı …’ nin mirasçısı … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun” fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9.maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10.maddesinde de, fil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek” ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “eylem ve işlev ehliyeti olarakda tarif edilerek aynı yasanın 13.maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
11.06.1941 tarih 4/21 Esas-Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmayacaktır.
Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
6100 sayılı HMK 27/1 maddesinde; “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler” düzenlemesi bulunmaktadır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler.
Somut olayda; davalı …’ nin dava tarihinden önce kısıtlanmış olduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/631 E. Sayılı dosya ile vasinin değiştirildiği, davalının karar tebliği aşamasında 27.09.2012 tarihinde vefat ettiği ve kararın mirasçılarına tebliğ edildiği, davalının yokluğunda vasiye dava tebliğ edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm verildiği anlaşılmaktadır .
Mahkemece; davalının vefat ettiği dikkate alınarak dava dilekçesinin davalı …’ nin tüm mirasçılarına tebliği sağlanarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken fiil ehliyetine sahip olmayan davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmamıştır .
2- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.