Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/5250 E. 2019/3223 K. 10.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5250
KARAR NO : 2019/3223
KARAR TARİHİ : 10.04.2019

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali- kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, itirazın iptali talebi yönünden davanın kısmen kabulüne kiralananın tahliyesi talebi yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile aralarında 01.09.2004 başlangıç tarihli iki yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, davalının 2005 yılı Eylül ayından 2014 yılı Kasım ayı da dahil olmak üzere toplam 22.122,06 TL kira farkı alacağını ödememesi sebebiyle aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe itirazın haksız olduğunu belirterek zaman aşımı itirazı da dikkate alınarak 30.01.2010- 30.11.2014 tarihleri arası kira farkı alacağı toplamı olan 18.086,06 TL üzerinden takibin devamına, ana alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının temerrüt nedeni ile kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında sözleşmede artış şartı kararlaştırılmadığından borcu bulunmadığını, taşınmazı tahliye ettiğini bildirerek alacak talebi yönünden davanın reddini, tahliye talebi yönünden ise dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, itirazın iptali talebi yönünden davanın kısmen kabulüne, kiralananın tahliyesi talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacının icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir

yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebi hakkında karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-) Davacı ve davalı, yargılama sırasında, dava konusu taşınmazın tahliye edildiğini beyan etmiş olup bu durumda kiralananın tahliyesi ile dava konusuz kalmıştır. Mahkemece dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve maktu karar ve ilam harcına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu talep yönünden davanın kabulü ile nisbi harca hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle kararın hüküm fıkrasının birinci bendinden sonra gelecek şekilde “Koşulları bulunması nedeniyle takip konusu alacağın kabul edilen kısmının % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin eklenmesine, ikinci bendinde yer alan ” davalının mecurdan tahliyesine” ifadesi çıkartılarak, yerine ” Dava konusu taşınmaz yargılama aşamasında tahliye edilmiş olması nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına”, üçüncü bendinde yer alan “İtirazın İptali davası yönünden alınması gereken 98.78 TL karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile red harcı düşüldükten sonra 182,38 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,” ifadesi çıkartılarak, yerine” İtirazın iptali davası yönünden alınması gereken 98.78 TL karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 210.09 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yatırılan 98.78 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine “, dördüncü bendinde yer alan ” Tahliye davası yönünden alınması gereken 344,28 TL karar ve ilam harcının tamamlanan 86,07 TL harç düşüldükten sonra bakiye 258,21 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına” ifadesi çıkartılarak, yerine ” Tahliye davası yönünden alınması gerekli 27.70 TL harcın peşin alınan 86.07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 58.37 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yatırılan 27.70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” cümlesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’ nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.