Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/5213 E. 2018/10272 K. 18.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5213
KARAR NO : 2018/10272
KARAR TARİHİ : 18.10.2018

MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda , davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında en son 14.03.2006 tarihinde akdedilen 01.04.2006 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira sözleşmesi ve 28.03.2006 tarihli ek protokol ile aylık kira bedelinin net 3.000 USD, brüt 3.750 USD olarak belirlendiğini beyanla 01.04.2013 tarihinden itibaren aylık kira bedelinin 4.750 USD olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 344. maddesinde; “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir. Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Ancak, bu Kanunun, “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138 inci maddesi hükmü saklıdır. Beş yıl geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak üçüncü fıkra hükmü uygulanır.”6353 Sayılı Kanun’un 53. maddesi ile değişik 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinde; “ Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” Şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Olayımıza gelince; Taraflar arasında düzenlenen 14.03.2006 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ve kira sözleşmesine ilişkin ek açıklamalar içeren 28.03.2006 tarihli belge hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup ilgili belgelerde aylık kira bedelinin net 3.000 USD ve stopaj vergisinin kiracıya ait olduğunun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece , taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 10 yıllık olduğu ve kiranın döviz cinsinden belirlendiği , dolayısıyla 10 yılın bitimiyle dava açılabileceği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Esasen verilen bu kararın TBK’nun 344. maddesinin tacirler için ertelendiği nazara alındığında ancak davalının tacir olması durumunda doğru olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, Mahkemece davalının Türk Ticaret Kanunu gereğince tacir olup olmadığı araştırılmamıştır.Yukarıda belirtilen hususlar ışığında davalının tacir olup olmadığı usulünce araştırılmak suretiyle tacir değil ise sözleşmedeki 5 yıllık sürenin dolduğu gözetilerek TBK’nun 344. maddesi gereğince hak ve nesafete göre kira bedelinin tespitinin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-) Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.