Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/52 E. 2018/10594 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/52
KARAR NO : 2018/10594
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, boşanma dosyasından tefrik edilen iş bu davada, ikiz kız çocuğuna hamile olduğunu öğrenince evden kovulduğunu, davalı tarafından zorla evden çıkarılırken kolunda bulunan 6 adet kalın bileziğin, yüzüklerin, bilekliğin ve çantasında bulunan nazar boncuklu bilekliğin, yüzüğün, küpenin ve düğünde takılan altınların davalı tarafından zorla alındığını, kişisel ve çeyiz eşyalarının müşterek evde kaldığını beyan ederek; altınların, kişisel ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 74.611 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davacı iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlamakla yükümlüdür.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur.
Somut olayda, taraflar arasındaki boşanma davasında, mahkemece davacının annesi, babası ve kardeşi, davalının ise anne ve babası tanık olarak dinlenilmiş, boşanma davasına ilişkin beyanları alınmıştır. Ancak, boşanma dosyasından tefrik edilen ziynet eşyaları ile kişisel ve çeyiz eşyalarına yönelik beyanlarının kapsamlı olarak alınmadığı görülmüştür.Hal böyle olunca, mahkemece; boşanma dosyasındaki tanıkların ziynet ile kişisel ve çeyiz eşyalarına ilişkin ayrıntılı beyanlarının yeniden alınması suretiyle, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.