Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4928 E. 2017/12939 K. 28.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4928
KARAR NO : 2017/12939
KARAR TARİHİ : 28.09.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalının evvelki malik ile aralarında yapılan 15.05.2007 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesine istinaden kiracı olduğu dava konusu mecurun bulunduğu binanın yıkılıp yeniden inşa edileceğini, ibraz edilecek olan tasdikli mimari projeden anlaşılacağı üzere yeniden inşa edilecek binada yer alan bağımsız bölümlerin sayılarında ve niteliklerinde değişiklik yapılacağını belirterek TBK’nun 350/2 maddesi gereğince kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının iddiasında samimi olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,dava şartı oluşmadan açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 350/2. maddesi hükmüne göre kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi için açılacak davalarda imarca tasdikli mimari ya da avan projenin ibrazı zorunludur. Ne var ki söz konusu projenin davanın açıldığı sırada verilmesi şart olmayıp dava tarihinden sonra da ibrazı mümkündür.
Olayımıza gelince ; Davacının, dava açılmadan önce, yeniden inşa edilmek üzere dava konusu kiralananın da içinde bulunduğu taşınmazın yıkımına izin verilmesine ilişkin ilgili Belediye’ye yaptığı başvurunun 29.05.2014 tarihinde uygun görüldüğü, sonrasında da gerekli işlemlerin gerçekleştirilmek suretiyle mimari proje ön izninin verildiği böylelikle yargılama sırasında dava şartlarının oluştuğu, yapılan keşifle de projenin taşınmaza uygun olduğunun saptandığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.