Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/469 E. 2018/10515 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/469
KARAR NO : 2018/10515
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; … hattı abonesi olduğunu, 2010/01 ve 2010/04 tarihleri arasında davalı şirket tarafından düzenlenen 4 adet faturanın toplam 6.470,08 TL olduğunu, faizi ile birlikte borcun 15.219,19 TL ‘ye ulaştığını ancak bu kadar görüşme yapmadığını, davalı şirket tarafından ilk faturanın ödenmemesi durumunda hattın görüşmeye kapatılması gerektiğini ancak kapatılmadığını belirterek fatura bedellerinden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacı ile 17/02/2009 yılında GSM hattı tahsisi amaçlı sözleşme imzalandığını, hizmet nedeni ile davacıya 07/01/2010-08/02/2010-08/03/2010-07/04/2010 tarihli faturaların düzenlendiğini, bu faturaların davacı tarafından ödenmediğini, faturalara süresinde itiraz edilmediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacının abonesi olduğu hatlara ilişkin yurt dışı görüşmelerini kendisinin veya telefonu kullandırdığı kişinin yaptığına dair ayrıntılı görüşme kayıtlarının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; telefon aboneliğinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olayda; mahkemece dava konusu alacak yönünden hukukçu bilirkişinden rapor alınmış ve düzenlenen rapor hükme esas alınmıştır. Söz konusu bilirkişi, dava konusu telefon aboneliği, telefon hattının ve santralinin işleyişi, bilişim ve telekomünikasyon alanında rapor hazırlamaya ehil ve yeterli değildir. Bu yönüyle bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı açıktır.
Ayrıca davacı yargılama sırasında, müşteri hizmetlerini arayarak hattını yurt dışı aramalara kapattığını, bu konuşmanın kayıt altına alındığını, bu görüşme kayıtlarının getirtilmesini talep etmiş, ancak mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmamıştır.
O halde, mahkemece; davalı telefon şirketine yazı yazılarak davacı tarafından hattın yurt dışı aramalara kapatılıp kapatılmadığının tespit edilip dava konusu telefon aboneliği, telefon hattının ve santralinin işleyişi, bilişim ve telekomünikasyon alanında konusunda uzman bilirkişi heyetinden, tarafların iddia ve savunmaları doğrultunda, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.