Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4688 E. 2018/11707 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4688
KARAR NO : 2018/11707
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; taraflar arasında 20.10.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile … ilçesi Kasaplar Mahallesi … Sk.N:4/7 adresinde bulunan taşınmazda kiracı olarak oturduklarını, kira sözleşmesine göre kira bedelinin aylık 390TL olduğunu, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 7.maddesinde “yıllık kira artışının %10-15 olarak kararlaştırıldığını, ancak davalıların artış şartına göre kira bedellerini ödemediklerini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.10.2008 -20.10.2015 tarihleri arasındaki ödenmeyen kira farkları toplam 13.040 TL nin yasal faizi ile davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar; davacının dava tarihi itibari ile taşınmazın maliki olmadığını bu sebeple davanın husumetten reddi gerektiğini ayrıca talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının kira bedelinin artırılmadan ödenmesini kabul ettiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 11.934,40 TL’nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan sair itirazları yerinde değildir.
2- Davada dayanılan ve hükme esas alınan 20.10.2007 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacı tarafından dava konusu taşınmaz davalılardan …’ya kiraya verilmiştir. Dava kira sözleşmesinde kiracı olarak imzası bulunmayan …’ya da yöneltilmiş olup, kira sözleşmesinde imzası bulunmayan kişiye karşı salt kira bedellerini ödüyor olmasından bahisle kiracılık sıfatı yüklenemeyeceğinden davalılardan … hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyetinin olmaması nedeniyle reddi gerekirken davalı … yönünden davanın kabulü doğru değildir.
3- Mahkemenin hükme esas aldığı 06.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda; raporun 3-a bendinde sözleşmedeki artış oranı üzerinden hesaplama yapıldığı, 3-b bendinde ise 01.07.2012 tarihinden itibaren ÜFE oranlarını aşmayacak şekilde hesaplama yapıldığı görülmektedir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 344.maddesinde ise “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece; 01.07.2012 tarihinden itibaren ÜFE oranlarını aşmayacak şekilde hesaplamanın yapıldığı bilirkişi raporunun 3-b bendine göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.