Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4477 E. 2018/12946 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4477
KARAR NO : 2018/12946
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; kendisine ait mecuru davalının 01/07/2012 başlangıç tarihli sözleşme ile iş yeri olarak kullanmak üzere 5 yıl müddetli olarak kiraladığı, ancak dükkanın alt katının davalı tarafça tek taraflı olarak boşaltıldığı ve …… 2013’den …… 2014’e kadar aylık kiranın yarısını ödemediğini ileri sürerek, 15.100 TL hasar bedeli 5.776 TL aidat bedeli olmak üzere toplam 20.876,00 TL alacağın tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, …… inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kira sözleşmesine göre iki bağımsız katın kiraya verildiğini, …… katın eski kiracısının bir kısım tefrişat bedeli istediği, bu bedelin ödendiği, bu bölümlerle ilgili olarak davacının bir alacağının olmadığını, davacı tarafça bu bölümlerle ilgili kendisine herhangi bir ödeme yapılmayınca tüm tefrişatları kaldırdığını, tarafların anlaşmasına istinaden tahliyeye başladığını, kira sözleşmesine bağlı iki ayrı bağımsız bölüm bulunduğundan ve aynı metrekarede bulunduklarından kira parasının yarısını ve aidatları da yarı oranında ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, … 5. …… Müdürlüğünün 2014/8454 E. sayılı dosyası ile davalı tarafından yapılan 12.200,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nun 27.maddesine göre; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
”Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve ………Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gereklidir.
Bu hakkın ikinci unsuru, açıklama ve ispat hakkıdır. Taraflar, yargılamayla, ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum “silahların eşitliği ilkesi” olarak da ifade edilmektedir.” (6100 sayılı Yasanın 27.mad. Hükumet Gerekçesi)
Her ne kadar HMK’nun 320. maddesinde; mahkemece, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verilebileceği düzenlenmiş ise de, bu hüküm Anayasanın 36.maddesinde ve ………Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ile HMK’nun 27.maddesinde düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme hakkını bertaraf edemez.
Somut olayda; davalı vekili tarafından …… ortamından; 28.01.2016 tarihli duruşmanın bırakıldığı saat 11:00’da …’da …… Müdürlüğü’nde müdafi sıfatıyla hazır bulunacağı için duruşmanın bekletilmesini istediğine dair 28.01.2016 havale tarihli dilekçe sunulduğu, aynı tarihli celse de mahkemece; ‘’Davalı vekilinin bekletme talepli dilekçesini UYAP ortamından dosyaya ibraz ettiğinin görüldüğü’’nün duruşma tutanağına yazıldığı ancak davalı vekilinin ilgili talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermeden davalı vekilinin yokluğunda yargılamaya devam edilerek tahkikatın bitirildiği ve iş bu celse hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; davalıya usulüne uygun bir şekilde savunma hakkı tanınarak yargılamaya devam edilmesi ve HMK’nun 321. maddesi uyarınca son sözü sorularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalıya kendisini savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.