Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4441 E. 2018/11488 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4441
KARAR NO : 2018/11488
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, maliki oldukları dava konusu taşınmazda davalı şirketin 15/09/2009 tarihli kira sözleşmesi gereği aylık 2.700,00 TL kira bedeli karşılığında kiracı olduğunu, ödenen kira bedelinin emsallerinin çok altında kaldığından 6.000,00 TL olarak arttırılmasını talep ettiklerini ancak davalı şirketin eski tutar üzerinden ödemelere devam ettiğini belirterek aylık kira bedelinin 8.000,00 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; dava açılırken usulüne uygun vekaletname ile dava açılmadığı, bu durumun diğer davacı açısından da zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve husumet şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Davacılardan …’a yönelik kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nun 76. maddesine göre; “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekaletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.” aynı yasanın 77. maddesine göre ise; “vekaletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz…” Avukatlık Kanununun 4667 sayılı Yasa ile Değişik 27 maddesine göre de“ Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek, bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz…”
Yukarıda yazılı yasal hükümler uyarınca; taraf vekili olan kişi mahkemeye vekaletnamesinin aslını veya usulüne uygun şekilde örneğini ibraz etmek zorundadır. Vekaletnamenin mahkemeye verilmemesi halinde o kişi vekil olarak duruşmaya alınmaz ve herhangi bir usul işlemi yapmasına izin verilmez.
6100 sayılı HMK’nun 114/1-f maddesinde ise; vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Dava şartlarından birisinin eksik olması halinde nasıl hareket edileceği de HMK’nun 115. maddesinde düzenlenmiştir. Somut olayda; uyuşmazlık konusu olan dava şartı eksikliği tamamlanabilir bir eksiklik olduğuna göre HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca davacı … yönünden HMK’nun 74. maddesine uygun vekâletname ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, verilen kesin süre beklenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gecikmesinde sakınca bulunan bir hal bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davacılardan …’e yönelik kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; kira bedelinin tespiti davasını, kira sözleşmesini akdeden taraflar açabileceği gibi, o taşınmazın maliki veya paydaşlarından her biri de açabilir. Kiralanan, iştirak halinde mülkiyete konu ise, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya açılan davaya katılmaları yahut muvafakat vermeleri ya da miras şirketine mümessil tayini ile mümkündür. Kiralanan müşterek mülkiyete tabi ise, her paydaş kendi payı oranında kira parasının tespitini isteyebilir.
Somut olayda; 15.02.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine göre kiraya verenin dava dışı … olup davanın ise … ile Sabahat Pehlivan tarafından açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde tapu kaydı bulunmadığından davacıların mülkiyet durumu tespit edilememiştir. Davacılar kiraya veren olmadığına göre öncelikle davacıların paylı veya elbirliği mülkiyeti ile kiralanana sahip olup olmadıkları araştırılarak dava haklarının hukuki dayanağının tespit edilmesi ve buna göre de ya diğer paydaşların açılan davaya katılmaları sağlanarak tüm kira bedelinin tespitini talep edebileceği ya da sadece kendi payına düşen kira bedelinin tespitini talep edebileceği gözetilerek sonucuna göre de davaya muvafakat verilmesi halinde dava şartı noksanlığının tamamlanacağı gözetilerek değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.