Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4234 E. 2017/12313 K. 20.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4234
KARAR NO : 2017/12313
KARAR TARİHİ : 20.09.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, davalı ile aralarında kendilerine ait işyerinin kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesinin 15/20 Ocak 1994 tarihleri arasında sözlü olarak yapıldığını ve yaklaşık 20 yıldır devam ettiğini, davalıya gönderdikleri ihtarnamelere verdiği cevaplarda kira sözleşmesinin başlangıç tarihini reddettiğini, ancak taşınmazın elektrik aboneliğinin resmi açılış tarihinin 09/02/1994 olarak tespit edildiğini, dolayısıyla kira sözleşmesinin bu tarihten önceki bir tarihte yapıldığının açık olduğunu, kira sözleşmesinin akdedilmesinin üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtiğini, yeni 6098 sayılı T.B.K.nun 347maddesinin 01/07/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olduğunu; on yılı geçen kira sözleşmelerinin kiraya veren tarafından herhangi bir sebep gösterilmeksizin ve bildirim yapılmak suretiyle feshedilebildiğini, kira sözleşmesinin fesih tarihinden üç ay önce kira sözleşmesinin fesih edileceğine dair ihtarnamenin … 3.Noterliğinin 25/08/2014 tarih 08456 yevmiye numarası ile davalıya gönderildiğini, söz konusu ihtarnamenin 28/08/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen davalının taşınmazı tahliye etmediğini, belirterek davalının kiralanan taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmaza kiracı olarak girdiği tarihin 15-20 Ocak 1994 tarihleri olmadığı gibi elektrik açılış tarihinin de 09/02/1994 yılı olmadığını, 6098 sayılı TBK’nun 350-2. maddesi gereği belirsiz süreli kira sözleşmelerinde öncelikle kira başlangıç tarihinin tespit edilmesi ve bu tespite göre fesih bildirim önellerine uyulması gerektiğini, davacıların kendilerine gönderdiği fesih bildirimlerinin dönem ve sürelere uygun olmadığından geçerli olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kira döneminin başlangıç tarihinden en az 6 ay önce sözleşmenin feshinin kiracıya bildirilmesi gerektiği, ihtarnamelerin her ikisinde de bu sure koşuluna uyulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 347.maddesi hükmüne göre, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşemeye son verebilir.
Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler
6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2.maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK.nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinde 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.
Olayımıza gelince; Davacı 15-20 Ocak 1994 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak TBK’nun.347.md.si gereğince sözleşmenin sona ermesi nedeniyle tahliye isteminde bulunmuştur. Yargılamaya gelen davalı vekili kira sözleşmesinin başlangıç tarihine karşı çıkmış, başlangıcın 15-20 Ocak 1994 tarihi olmadığını, kira sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunu ileri sürmüştür. Davalı tanıkları, taşınmazın 1995 yılının Nisan ayında, 1994 yılı ocak ayında kiralanan diğer dükkandan 1-1,5 yıl kadar sonra kiralandığına ilişkin beyanda bulunmuşlardır. Davalı tanıkların beyanları ve dosya kapsamında dava konusu taşınmazın kira başlangıcının 15-20 Ocak, sözleşme süresinin belirsiz olduğu, sözleşme başlangıcından 10 yıldan fazla süre geçtiği anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın TBK’nun md.347/2. maddesinde düzenlenen belirsiz süreli kira sözleşmesinin sona ermesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
TBK’nun md.347/2 maddesi gereğince belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilir. Davacı tarafından davalıya gönderilen … 3. Noterliğinin 25/08/2014 tarih ve 8456 yevmiye numaralı ihtarı davalıya 28/08/2014 tarihinde tebliğ edilmiş dava ise 29.01.2015 tarihinde açılmıştır. Bu durumda TBK’nun 328. ve 329. maddeleri gereğince fesih bildiriminin altı aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak yapıldığı ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla işin esasının incelenmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.