Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4149 E. 2018/11258 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4149
KARAR NO : 2018/11258
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı kiralayandan 05.05.2015 tarihinde boş dükkan kiraladığını, kira sözleşmesinden bir gün sonra 06.05.2015 tarihinde kira sözleşmesinden vazgeçtiğini, ödediği bir aylık kira bedeli ile depozitonun iadesini talep ettiğini, iade edilmemesi üzerine alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, davalı borçlu tarafından icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, duruşmalara katılmamış , cevap dilekçesi de sunmamıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalının … Anadolu 19. İcra Dairesinin 2015/10594 sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 5.000 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin 5.000 TL’lik asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek devamına, asıl alacak 5.000 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ticari faize yönelik itirazın iptali talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 114/1-d maddesi gereğince (çekişmeli yargı işlerinde) taraf teşkili dava şartı olduğundan, HMK’nun 115. maddesinin 1. 2. ve 3. fıkrasında açıklanan dava şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.
Bunun yanında, HMK’nın 124. maddesinde; Bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümlerin hatalı bulunduğunu; Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; davalı adına dava dilekçesi ve ilk inceleme tutanağı ekli tebligat ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalının kira sözleşmesinde yazan “…. Cad. No:7 D:3 D:5 …/…/…” adresinde yetkili …’e tebliğ edildiği ancak tebligatın muhatabı olan davalının, tebligat sırasında o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılmadığı görülmüştür. Bu nedenle, davacıya yapılan tebligatlar usulsüz olduğu gibi davalının duruşmaya katılmadığı ve mahkemece davalının yokluğunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunma hakkını kullanması kamu düzeni ile ilgili olmakla mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığı adı altındaki 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
HMK’nın 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Eldeki davada; mahkemece, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece; dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya usulüne uygun tebliği yapılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra, işin esası ile ilgili inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken; davalıya savunma hakkı ve duruşmalara katılma imkanı tanınmadan, 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesine aykırı olarak, hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.