Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/4047 E. 2018/11289 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4047
KARAR NO : 2018/11289
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; taraflar arasında düzenlenen 15/04/2009 tarihli 1 yıl süreli 350 TL kira bedelli kira sözleşmesine göre davalının kiralanan konutta kiracı olarak oturduğunu, davalının kira sözleşmesinin bitim tarihinden önce kiralananı harabe haline getirerek teslim ettiğini, kira sözleşmesinde dairenin sıfır olarak teslim edildiği ve o şekilde iade edileceği hususu kararlaştırıldığı halde hor kullanıma dayalı olarak zarar verilmiş şekilde teslim edildiğini, en son 25.07.2014 tarihinde Temmuz ayı kirasının ödendiğini bu tarihten sonra aylık 600 TL den hesaplanan ve Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2014 ve Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2015 aylarına ait toplam 5400 TL kira bedelinin ödenmediğini, kiralananın erken tahliye edilmiş olması sebebiyle kiracı tarafından karşılanması gereken yakıt ve yakma giderinin aylık 100 TL den 600 TL yakma gideri ve daireye ait yakıt gideri 5400 TL nin kiraya veren tarafından karşılandığını belirterek bu miktar alacağın davalı kiracıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kira sözleşmesinin imzalanması ile birlikte 2 aylık depozitonun davacıya elden verildiğini, kendisinin olmadığı dönemlerde komşuları tarafından “bu evden çıkın, bu evi boşaltın” gibi söylemlerde bulunulduğunu, kendisinin evde olmadığı dönemlerde yedek anahtarı ile davacının eve giriş- çıkış yaptığını öğrendiğini, bu sebeple kiralananı boşaltmak zorunda kaldıklarını, dosya sürecinde beyan edeceği komşularından evin başkasına kiraya verildiğini öğrendiğini, tarafına yansıtılan evdeki zararları ve kömür ücretini kabul etmediğini, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme; davacının ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü ile 21.226 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalının kira alacağı, kömür parası ve yakma ücretine ilişkin temyizinde; taraflar arasında düzenlenen 15.04.2009 başlangıç tarihli sözleşmede kiracının kiralananı tahliye etmek isterse 1 ay önceden haber vermek zorunda olduğu kararlaştırılmış olup bu şart geçerlidir ve davalı kiracıyı bağlar. Ancak ne var ki davalı kiracı herhangi bir ihtarda bulunmadan kiralananı kira süresinin bitiminden önce tahliye etmiştir. Kiralananın belirtilen tarihte tahliye edip anahtarını usulüne uygun olarak kiraya verene teslim ettiğini ispat yükü kiracıya aittir. Kiracı belirttiği tarihte anahtar teslimini ispat edemediği takdirde, kiraya verenin belirttiği tarihin tahliye tarihi olduğunun kabul edilmesi gerekir. Davacı kiraya veren kiralananın Kasım 2014 tarihinde tahliye edildiğini belirttiği için bu tarihin tahliye tarihi olarak esas alınması ve bu tarihe kadar varsa ödenmemiş kira alacağına, bu tarihten sonra ise taraflarca kararlaştırılan ihbar süresi kadar makul süre kira tazminatının olacağı, bu sürenin de sözleşmede bir ay olarak kararlaştırılmış olması nedeniyle 1 aylık makul süre tazminatının hesaplanması sonucuna göre karar verilmesi gererkirken yazılı şekilde 9 aylık kira alacağının hüküm altına alınması doğru değildir.
Davacının talep ettiği yakıt parası ve yakma parası alacağına ilişkin hesaplama şeklinde de yine 1 yıllık kömür parası ve yakma parasının 12 aya bölünerek bulunacak aylık miktara göre, davalının 5 ay süre ile sorumlu olacağı gözetilerek 5 aylık bedel üzerinden hesaplanması gerekirken doğrudan fatura tutarı esas alınarak hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
3- Davalının hor kullanma tazminatına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 6098 Sayılı T.B.K.nun 316. maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Bu sebeple delil tespit raporunda belirlenen hor kullanmaya ilişkin zarar kalemlerinden yıpranma payları da düşülmek sureti ile tazminat miktarının belirlenmesi ve hor kullanma nedeniyle oluşan zararın giderilmesi için yapılan masraflara ilişkin sunulan faturaların, uzman inşaat mühendisi bilirkişi tarafından ” yapılan işe uygun olup olmadığı ” değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz talebinin reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.