Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/3852 E. 2018/11483 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3852
KARAR NO : 2018/11483
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki asıl dava tespit, karşı dava müdahalenin önlenmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ve ihbar olunan tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, … Belediyesi ile aralarında imzalanan 28.10.2004 tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi gereği davaya konu 228.000 m2 alanlı sulak tarlayı kiracı sıfatıyla kullanmakta olduğunu, kiraya veren belediyenin tüzel kişiliğinin sona ermesiyle mal ve haklarının il özel idaresine devredildiğini, il özel idaresinin de bu taşınmazları 01.10.2014 tarihi itibariyle köy tüzel kişiliğine üç yıl süre ile tahsis ettiğini, süre bitiminde dava konusu sözleşmenin yenilenmiş olmasına rağmen ektiği ürünlerin toplanmasına muhtarın müsaade etmediğini bu nedenle de Türk Borçlar Kanunun 367. maddesine göre mevcut sözleşmenin bir yıl süreyle 28.10.2014 tarihinden itibaren yenilenmiş olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ile ihale usulü ile yapılan sözleşmenin süresinin dolduğunu, bu nedenle de taşınmaz üzerindeki mahsullerle davacının bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, karşı davada ise; davacının taşınmaza müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan, … Belediyesinin belediye sıfatının kalmadığını dolayısıyla mevcut köy tüzel kişiliğinin belirsiz süreli sözleşme yapma durumunun olmadığını ayrıca 2886 sayılı yasanın uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
Mahkemece; Borçlar Kanunu 227/2 ve 367/2 maddeleri şartları oluştuğundan dolayı davanın kabulü ile sözleşmenin 28/10/2014 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile uzatılmış olduğunun tespitine ve karşılık davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı/k.davacı ile ihbar olunan tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 5737 Sayılı Kanunun 79/c maddesi ile değişik “Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 75.maddesinin 3 ve 4.fıkrasında; “kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm var ise ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en geç onbeş gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu madde önceleri sadece Hazine tarafından bu kanun hükümlerine göre kiraya verilen taşınmazlar hakkında uygulanırken, 13.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 15/p-3 maddesi hükmüyle belediye taşınmazları 5538 Sayılı Kanunun 26/b maddesi uyarınca İl Özel İdareleri ve son olarak 5737 Sayılı Kanunun 79/c maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlar hakkında da uygulanması öngörülmüştür. Bu madde ile adı geçen kurumlara tahliye konusunda bir ayrıcalık tanınmıştır. Yasal süre bitiminden itibaren ecrimisil alınacağı hüküm altına alındığından, 2886 Sayılı Yasanın 1.maddesi uyarınca usulüne uygun yeni bir sözleşme yapılmadıkça kiracıyı fuzuli şagil kabul etmek gerekir.
Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İl Özel İdareleri ve Belediyeler 2886 Sayılı Yasa uyarınca kiraya verdikleri taşınmazlarını, kira süresi sonunda, işgal ne kadar süre devam ederse etsin kiralananın 6570 Sayılı Yasaya ya da Borçlar Kanununa tabi olup olmadığına bakılmaksızın her zaman gerek mahkemeden gerekse mülkiye amirinden tahliyesini isteyebilirler. Ecrimisil olarak alınması gereken paranın “kira parası” adı altında alınmış veya ödenmiş olması, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına gelmez.
Somut olayda; ihale ile kiraya verilen taşınmaza ait davaya konu 28.10.2004 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli olarak düzenlenen sözleşme 28.10.2014 tarihi itibarı ile sona ermiştir. Her ne kadar Mahkemece sözleşme bitiminden 3 ay öncesinden sözleşmenin sona ereceğine ilişkin her hangi bir ihtar çekilmediği ve talepte bulunulmadığı gerekçesiyle söz konusu süreli sözleşmenin süresiz sözleşmeye döndüğü kabul edilerek 28/10/2014 tarihinden itibaren kira sözleşmesinin 1 yıl uzadığının tespitine karar verilmiş ise de; sözleşmede kira süresinin uzatıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığından 2886 sayılı kanunun 75. maddesi gereğince mülki amirlikçe kira süresinin sona ermesinden önce tahliye edileceği ihtar edilmemiş bile olsa sözleşme yenilenmiş sayılmaz bu durumda kiracının bu tarihten itibaren 2886 sayılı Yasa’nın 75. maddesi uyarınca haksız işgalci durumunda bulunduğunun ve davacının dava açıldığı tarihte haksız işgalci olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Karşı davaya yönünden ise; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı taleplerinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.