Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/2575 E. 2017/14042 K. 17.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2575
KARAR NO : 2017/14042
KARAR TARİHİ : 17.10.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 01/07/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olan davalının halen KDV dahil 17.700 TL aylık kira bedeli ödediğini, ödenen kira bedellerinin emsallerinin çok altında olduğunu belirterek 01/07/2014 tarihinden geçerli olmak üzere kiralananın aylık kira bedelinin KDV dahil 42.000 TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, talep edilen kira bedelinin fahiş olduğunu, kiralanana yaklaşık 150.000 TL masraf yaparak kiralananın değerini arttırdığını, bu değer artışının kira artışı ile müvekkilinden talep edilmesinin hakkineyete aykırı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kiralananın 01/07/2014- 01/07/2015 dönemine ilişkin aylık kira parasının brüt 40.000,00 TL ( net 32.000,00 TL ) olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 01/07/2010 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilirkişi heyetince, emsal araştırması yapılmadan, genel ve soyut ifadelerle, hak ve nefaset hükümleri gereği brüt 40.000 TL kira getirebileceği açıklanmıştır. 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, hak ve nesafet uygulamasına göre kira parası tespit edilirken; öncelikle tarafların tüm delilleri, varsa emsal kira sözleşmelerinin aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, yoksa resen emsal araştırması yapılmalı, kiralananın niteliklerine göre 3 kişilik (inşaat, mimar, hukukçu, mülk bilirkişi gibi) bilirkişiler kurulu oluşturularak, kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek gezilip, incelenerek bilirkişilerce ayrı ayrı (konumu, tarihi, kira süresi vb.) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin somut emsal olup olmadığı, bedelinin telifi
imkansız ise nedeni somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi (boş olarak) halinde, getirebileceği kira parasının o dönem için adil ve aşırı olmayan, hakkaniyete uygun miktarda olması gözetilmeli, bilirkişi raporu mahkemece somut gerekçeler ışığında re’sen değerlendirilmeli, hak ve nesafete uygun (kiracının eski kiracı olduğu gözetilerek bilirkişi kurulunca belirlenen bedelden bir miktar indirim yapılarak) olarak saptanması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının sunduğu emsaller keşfen incelenerek değerlendirilmeden, resen emsal araştırılması ve bilirkişi heyetince taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedelinden davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.