Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/2549 E. 2018/12015 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2549
KARAR NO : 2018/12015
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı ; davalı ile aralarında düzenlenen 11.06.2011 başlangıç tarihli iki yıl süreli kira sözleşmesi ile Sirer Caddesi, Sirer Pasajı No:8/9 Merkez – … adresindeki işyerinin kiraya verildiğini davalının işyerini 01/06/2011 ile 22/01/2014 tarihleri arasında kullandığını, kira alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, itirazın iptali ile alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının ve alacağın %20 ‘ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, alacaklara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; dava konusu taşınmazı, ilk olarak 01/06/2009 tarihinde davacının babası … Kurul’dan üç yıl süreli olarak kiraladığını, kira sözleşmesi gereği kira parasının adı geçen kiralayana düzenli olarak ödendiğini, davacının; “taşınmazın kendisine devredildiğini, kira sözleşmesinin yenilenmesi gerektiğini ancak kira parasının daha önceden olduğu gibi babasına ödeneceğine ” dair beyanı üzerine davacı ile 11.06.2011 tarihli sözleşmenin yapıldığını, 01/06/2009 tarihli sözleşme süresi sona erdiğinden dava dışı …’un sözleşme yapmaya yetkili olduğunu söylemesi üzerine adı geçen ile 01/06/2012 tarihinde üç yıl süreli yeni bir kira sözleşmesi daha imzalandığını kira parasının da yine …’a ödendiğini, davacının takibe kadar kira parasının …’a ödenmesine herhangi bir itirazda bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davaya konu edilen taşınmazın öteden beri davacının babası … Kurul tarafından kiraya verilmek sureti ile kullanıldığı, kira bedellerinin de yine oluşan teamül gereği … Kurul’a ödendiği, buna ilişkin … Kurul tarafından imzalanan belge bulunduğu, tanık …’un yazılı beyanı ile belge imzalanmadan davalı tarafından
belge içeriğine ilişkin … Kurul’a açıklama yapıldığı buna göre kira borcunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik asıl alacak yönünden itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.06.2011 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesinin geçerliliği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; kira bedellerinin 01/06/2009 başlangıç tarihli ilk kira sözleşmesinin kiralayanı dava dışı … Kurul’a ödenip edinmediği ödenmiş ise, bu ödemelerin dava tarafları arasındaki borcu sona erdirip erdirmeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Davacı; dava dışı … Kurul’un alzaimer hastası olduğu ve kira bedellerini toplayamadığı için davalı ile 01.06.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi akdettiğini, kira bedellerinin ödenmediğini, mecurun anahtarının 22.01.2014 tarihinde kendisine teslim edildiğini iddia etmiş; davalı ise, ilk kiralayan ile dava konusu kira sözleşmesi sonrasında 01.06.2012 başlangıç tarihli bir kira sözleşmesi daha imzalandığını başlangıçtan itibaren tüm kira bedellerinin ilk kiralayan …’a ödendiğini belirterek, kira borcu olmadığını savunarak, taşınmazın teslim edildiğine ve kira borcu bulunmadığına dair … Kurul ve iki şahit tarafından imzalanan belgeyi delil olarak sunmuştur.
Kira sözleşmesi karşılıklı iradelerin birleşmesi ile oluşan ve taraflarına şahsi hak sağlayan bir özel hukuk sözleşmesidir.
Somut uyuşmazlıkta; davaya dayanak yapılan 01.06.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi tarafların ortak ve özgür iradesi ile kurulduğundan geçerli olup, bu sözleşme ile ilk sözleşmenin feshedildiği taraf beyanları, anahtar tesliminin 22.01.2014 tarihinde davacıya yapıldığına dair davalının imzasını taşıyan belge ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu haliyle; davacının 01.06.2011 tarihli kira sözleşmesi kapsamında ve sözleşmenin tarafı olan davalı kiracısından talepte bulunabileceğine kuşku bulumamaktadır. Ayrıca dava konusu taşınmaz konut ve çatılı işyeri kirası hükümlerine tabi olup, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 327. maddesinde yer alan düzenlemeye göre genel hükümlere tabi kira sözleşmelerinde kira sözleşmesinin başlangıcı ve süresi belli ise kira sözleşmesinde sürenin dolması ile kira sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Kiraya veren sözleşmenin bitim tarihinden itibaren bir ay içinde dava açarak süre bitimi nedeniyle tahliye talep edebilir. Belirli süreli kira sözleşmelerinde belirlenen sürenin dolması halinde taraflar arasında açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisi sürdürülürse kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Davada bitim süresinden itibaren taraflarca dava dayanağı sözleşme fesh edilmediğinden, uzayan dönem açısından da davacının talep hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Her ne kadar; kira borcunun dava dışı … Kurul’a ödendiği belirtilmiş ve delil olarak borcun bulunmadığına dair belge sunulmuş ise de; mahkemece hükme dayanak belgeyi borçlu sıfatı ile imzalayan … Kurul’un fiil ehliyetinin bulunmadığı başta olmak üzere belgenin düzenleniş biçimi ve içeriği açısından geçerliliğine dair ciddi iddalar bulunmasına rağmen bu hususlarda araştırma yapılmamıştır. Ancak, … Kurul’a yapıldığı ifade edilen ödemelerin geçerli kabul edilmesi halinde dahi, sözleşme tarafı alacaklı açısından borcu sona erdirmeyeceği açıktır.
Bu nedenle; davalı kiracıya karşı dava açılmasında usulsüzlük bulunmadığından mahkemece 01.06.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre uyuşmazlığın incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.