Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/2145 E. 2017/4967 K. 10.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2145
KARAR NO : 2017/4967
KARAR TARİHİ : 10.04.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kira alacağı ve tahliye davasının Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, 19.11.2015 tarihli ek karar ile temyiz başvurusunun süresinde olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddine karar verilmesi üzerine davalı tarafından temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar süresi içinde temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dava, temerrüt nedeni ile tahliye ve ödenmeyen kira bedellerinin tahsili talebidir.
Davalının temyiz istemi süre yönünden reddedilmiş ise de hükmün davalıya 14.04.2014 tarihinde usulsüz olarak tebliğ edildiğinden, bu durumda davalının 13.10.2015 tarihinde sunmuş olduğu temyiz dilekçesinin süresinde olduğu görülmekle temyiz isteminin reddine ilişkin 19.11.2015 tarih ve 2013/1229 Esas 2014/152 Karar sayılı ek kararın kaldırılmasına oy birliği ile karar verildi. İşin esası incelendi;
Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna,
yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (…23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)
Somut olayda, davalı tarafından 19.08.2013 tarihli ihtarname ile kiralanan adresin tahliye edildiği ve yapılacak tebligatlarla ilgili adres değişikliği hususunun davacıya bildirildiği ve davaya dayanak ihtarnamenin de bildirilen bu adrese tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen dava dilekçesi dahil yargılama sırasındaki tebligatlar ve gerekçeli karar davalı şirketin tahliye ettiği adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Bu itibarla, dava dilekçesinin bildirilmesi için çıkartılan tebligatın davalıya tebliği usulüne uygun olmayıp davalının savunma hakkını kısıtlar biçimde, davalının yokluğunda aleyhine yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.