Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2017/2023 E. 2017/8725 K. 31.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2023
KARAR NO : 2017/8725
KARAR TARİHİ : 31.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili; müvekkillerinin dava konusu taşınmazı…’dan satın aldığını ancak vatandaşlık sorunu olduğundan kendisine bankadan kredi verilmediğini, bu nedenle yakın akrabası olan davalı adına tapu alındığını ve bankadan kredi çekmesinin sağlandığını, bu bankadan kredi için yine yeterli miktar alınmadığından sırf kredi limitinin yüksek olması için müvekkillerinin kiracı, davalının ise mülk sahibi olduğunu gösterir bir kira kontratosu hazırlandığını ve kredi limitinin bu şekilde yeterli bakiyeye ulaştırıldığını, gerçekte böyle bir kira kontratosu olmadığını, …. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/7 esas 2013/30 karar sayılı ilamı ile de bu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili … adına tesciline karar verildiğini, 2004 Sayılı Yasanın 72. maddesi kapsamında haciz tehdidi altında ödeme yaptıklarının aşikar olduğunu, bu dosya için toplam ödemelerinin 23.646,00 TL olduğunu, istirdat davasında ancak ödemeden sonra bir yıl içinde geri istenebileceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla geriye dönük bir yıllık süreye tekabül eden 20.146,00 TLnin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili; davacılar ile müvekkilleri olan davalı arasında kira sözleşmesinin aksini gösterecek noter onaylı herhangi bir belge sunamadıklarını, davacılar ile müvekkilleri arasında yapılan kira sözleşmesi doğrultusunda davacıların kira borçlarını ödediklerini, yasa ve sözleşmeye uygun olarak ödenen paranın iadesi istemli açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- ) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dava, 23.10.2013 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz edenin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.